Aynadaki Sen misin?
“Bir bayan Dudaklarındaki botoksu yeniletmek için evinden çıkmak üzere iken, cüzdanından düşen resmi eline alır ve karşısında duran aynada kendisine bakar…
İç dünyasında kendisini sorgular… Fıtratını ne kadar değiştirdiğini ve ne kadar değiştiğini fark edince üzülür…”Sanki aynadaki bambaşka biriydi. Takma kirpik, eklettirilmiş kaşlar, botokslu dudaklar ve burun… Aslında çok fazla bir şey yaptırmamıştıki? Hafif dokunuşlardı sadece… “acaba eskiden olduğu gibi sade ve duru halime dönebilir miyim? “Diye içinden geçirdi….
Bu anekdot üzerinden düşünecek ve sorgulayacak olursak…Ey Allah’ın İnsana Eşrefi mahluk dediği Müslüman kardeşim. Ruhunun Açlığına kulak tıkamışsın? Bir girdabın içinde sürükleniyorsun görmek istemez misin? Kaşın, gözün sen değilsin… burnun, yanakların sen değilsin! Aynaya bak, aynadaki sen değilsin! Ne zaman kendinle muhasebeye oturacaksın? Otur aynanın karşısına bir de çay koy, hasbıhal et kendinle… Buyurmaz mısın iç âlemine doğru? neden kendini olduğun gibi göstermekten kaçıyorsun? Neden yüzüne bir şeyler eklemeyi, boyamaya, şişirmeye ihtiyaç duyuyorsun? Ben senden cevap vermeni istemiyorum… Sadece Sorularımı kendine sormanı ve kendi iç sesinin cevabına kulak vermeni istiyorum. Ben sana vah vah! Tüh tüh! Demeyeceğim… Bunlar artık çok klişe şeyler…
Yüzüne zerk ettirdiğinle daha mı mutlu hissediyorsun kendini? Güzellik uğruna gittikçe gerçek senden uzaklaşıyorsun… Rekabet ettiğin, o güzel görünme çabaların, aslında ruhunun boşluğunu haykırıyor… Oysaki sen zaten en özel en biricik olarak yaratılmıştın. Suni, plastikten Yapılmış bir gülü düşün, ne kadar güzel olabilirki? “Oysa biz gerçekten insanı en güzel biçimde yarattık”[1]diye buyurmuştu Rabbimiz değil mi?
Evet, belki özendiğin kızlara benzeyerek etrafında insanlar arttı ama farkında mısın hala yalnız hissediyorsun kendini? kalabalıkların içinde yalnızsın. İç seslerine kulak ver… İçinden bir ses hep yalnızsın! diye bağırıyor… Çünkü sen güzelliği sözlükteki yazdığı şekilde algıladın. Özüne döndükçe iç huzurun artacak inan bana!
Eyvah! Yüz güzelliğine aldandık ama iç güzelliğimizi unutmuş gibiyiz. Hani eskilerin bir deyimi vardı; “İçi güzel olsun” derlerdi. Güzellik kavramını unutmuş gibiyiz hanımlar! Daha doğrusu yer değiştirmiş. Oysa güzellik sadelikteydi, zarafetteydi, tebessüm de saklıydı, edepteydi, iç huzurunun yüze yansımasıydı, maneviyata doymuş ruhun dışa vurmasıydı…
Biz iç huzurumuzu kaybettik. Ruhumuzun çığlıklarını; Şaşalı giyinmek, porselen yüzü elde etmekle gidermeye çalışıyoruz. Aldanıyoruz! Çırpındıkça girdabın içine sürükleniyoruz. Hani? “En güzel elbise takva elbisesidir” buyuruyordu Rabbimiz.
Kendine şefkat et yahu! Bırak kendini… akıt şu boyalarını, ağla, dökül… Gel artık özüne dön, kendine dön, Rabbine dön, at üzerindeki fazlalıkları, kendinle barış… Olduğun gibi görün… Ve şimdi dön bak aynaya, işte bu gerçek sensin…
Merve Yelken /14-12-2019
[1]Tin, 4.
Bu zamanlarin en büyük fitnelerinden maalesef. Rabbim razi olsun bu konuyu ele aldiginiz icin. inşa Allah bu bataklikta olan mümine kardeslerimize bir kurtulus vesilesi olur makaleniz. Rabbimiz hepimizi fitnelerden korusun. Devamini bekleriz. Vesselam
Allah razı olsun bacım ❤️