Ey kardeşim!
Bizim sana ulaşacağımız bütün kapılarımızı kapattılar, köprülerimizi yıktılar.

Biz sana ulaşmak ve seninle ölmek için elimizden geleni yaparız ve bunu yapacak binleri tanırım.

Beyaz saraydan maaş alan, onun tasması ile gezenler ise hiç bir zaman ümmet olmadılar. Nehirlerin taşmaması için oluşturulan baraj olmaktan öteye gitmediler.

O liderler ihanet ettiler, şeyhlerimiz, alimlerimiz ve davetçilerimiz ise onların ihanetlerine fetvalar buldular.

Açıkça işlenen küfür amelleri ve sözleri için maslahat diye bir put çıkardılar. Demokrasi ve laikliği savaşılması gereken bir din değil kullanılması gereken bir alet gibi anlattılar. Baldan tatlı olan daldızdır dediler.

Nasıl ki daldız balda kullanılan bir alet olduğu için kıymetli oluyordu ve değer görüyordu. Onlar da araç gibi anlattıkları bu ideolojileri kutsal amaçlara dönüştürler. Sonra bu ideolojiler karşısında savaşan Müslümanları iş bilmez cahiller olarak tanıttılar.

Vallahi haykırdığın yerden biz de haykırıyoruz. Sen belki bugün şikayet ediyorsun ama biz yıllardır şikayet ediyoruz, hatta belki sen bunları kurtarıcı olarak ifade ederken biz ise savaşılması gereken pislikler olarak görüyorduk.

Bizler sizleri unutmadık, unutacakta değiliz. Bizler, bizler önünde set olmuş, ümmete ulaşmamıza mani olan şeyhleri de, alimleri de, hareket ve davetçileri de unutmadık, unutmayacağız.

Her seçim zamanı zalim ve kafir yöneticilerin küfürlerini meşru kılmak için bizlere kılıç çeken, diş bileyen ve bugün utanmadan timsah göz yaşları döken kanaat önderi, davetçi ve alim görünenleri de unutmayacağız…

Abdullatif Mermer