Mazlumun Yanında Olmak…
Mazlumların yanında ve zalimlerin karşısında olun ki ateş size dokunmasın!
” Allah kötü sözün açığa vurulmasını sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka. Allah her şeyi işitmekte ve bilmektedir.” (Nisa,148)
Der ki bir kardeş; “ben, bana yapılan haksızlık üzerine hakkımı savunmak amacıyla derdimi kime anlattı isem bana sabret, sen iyi ol dediler.”
Dedim ki; akhi can, doğru demişler. Haksızlık karşısında susmamak önemli olsa da yerine göre susmakta erdemdir. Lakin Yukarda verdiğim ayette de ifade edildiği gibi kötü konuşmak normal şartlarda iyi olmasa da yerine göre haksızlığa uğramış kimseden bu tür sözlerin hesabı ve niyeti sorulmaz. Zira bunu Allah sormamıştır.
Fakat benim merak ettiğim şey şudur;
Sana sabrı ve alttan almayı tavsiye eden ve senin karşında olgunluk abidesi olarak duran bu kardeşler(!) sana zulmeden, sana yaptığı haksızlığı süslü kelimeler ile normalleştiren ve haklı göstermek adına her tür desiseyi kendine meşru gösteren o adama karşı da onu te’dip etmekte, uyarıp kulağını çekmekte aynı olgunluğu gösterdiler mi? dedi ki, Hayır.
Dedim işte bu husus, günümüzün karakter bozulmasının tezahür şeklidir. Her tür haksızlığı yapan, büyüğüne saygısızlık olsun, yerine göre büyüğünün kendisine yaptığı iyilik ve sahiplenmeye karşın ihanet eden ve onun itibarını zedeleyecek şekilde kendi ihanetini yaldızlı sözlerle yumuşatıp büyüğünün haklı tepkisini de erdem dışı bir tavır olarak lanse etmeğe çalışan kişiler el üstünde tutulup onların yaldızlı sözleriyle onlara hak verilebilmektedir.
Bu hak vermenin de bir ihanet, bir karaktersizlik olduğunu da bilmeden… Zira mazluma yapılan zulme sessiz kalmak zalime destektir. Yapılan zulme tepki göstermeme olgunluğu(!) mazluma zulmetmektir.
Dedim ki üzme kendini, Nasreddin Hocanın dediği gibi; “Damdan düşenin halini ancak damdan düşen anlar.” ama bizim zamanımızda Damdan düşenin diğer damdan düşenin halinden anlaması için düşme acısının kendisine de sirayet etmesi lazım yoksa o da; ” Olur, insan bazen damdan düşer ama metanetli olup seni iten bel ki bilmeden yapmıştır.” diyerek senin acını sana unutturan bir karaktersizlik acısı ile seni tanıştırır. 🙂
Ah be kardeşim!
Zaman böyle bir zaman, ne kadar haksız olursan o kadar haklı görülürsün. ve ne kadar haklı olursan o denli haksız ve yersiz tepki gösteren olursun. Sabredeceksin bu dönemin geçerli akçesi bu olmuştur.
“Nasıl olursanız öyle idare olunursunuz” hadisi aslında bir karakter analizidir. Nasıl olursan o şekilde dost, arkadaş ve öncü seçersin. seçtiğin de seni, senin hak ettiğin şekilde idare eder, yönetir ve yönlendirir.
Bu sebeple üzülme sen, seni anlayanları bul. Varsa seni anlayan, büyük ikramdasın yoksa seni anlayan, bil ki o zaman büyük ziyandasın.
İnsanlar yüreği yananları anlamamak için and içmişler. Haksızlığa uğrayanları haksızlık içinde kuyu da bırakmak üzere sözleşmiş gibiler.
Her tür pervasızlığı yapan kimseye de dostluk ve arkadaşlığı ile alkış tutmak üzere kalplerini tatmin etmişler.
Ne yapıp etsen de değişen bir durum olmaz. Çünkü ALLAH O KALPLERİ O HAKSIZLIK ÜZERE VE KÖRLÜK ÜZERE MÜHÜRLERMİŞTİR. Rabbimiz bizleri bu körlük ve mühürden muhafaza etsin.
Seni rahatlatır mı bilmem ama bil ki kardeşim ben seni anlıyorum. Anlamayanları da anlıyorum 😉
“Şahsiyet yazılarına genel de şahsiyetsizler ilham olur.Bu şekilde bize malzeme verirler ve bize yazacak argüman ve ilham sunarlar. Onlara teşekkür etmek hususunda bazen kendimi borçlu hissediyorum. :)”
Abdullatif Mermer
Hocam, vallahi her bir cümlesi ayrıca tefekkür edilesi bir yazı olmuş Allah razı olsun. Sabırla tahammülü karıştırmamak gerek, sabrı tavsiye etmek de sus, otur demek değil. Vallahi çok sevdim bu yazınızı yine tolstoyu konuşturmuşsunuz, sadrınıza kuvvet hocam☘️
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun hocam
ecmain kardeşim.