TELEVİZYON, İNTERNET VE BABALIK
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr efendisinin malının çobanıdır, o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle herkes çobandır ve güttüğü sürüden sorumludur.”[1]
Bu hadis-i şerifin Kur’an’daki yansıması olarak düşündüğüm şu ayet-i celileyi de yazmak istiyorum. ’’Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.”[2]
İman edenlere yani bizlere sorumluluk vaaz eden bir ayet ve hadis ile karşı karşıyayız. Hadis-i şerifte Peygamberimiz (Sav) Müslüman toplum içindeki sorumluluktan ve kimin kimden sorumlu olacağından bahsetmiş ve sorumluluk sahibi olan kimseleri çobana benzetmiştir.
Çobanın ne demek olduğunu ve vazifesini hepimiz biliriz. Peygamberimiz (Sav), burada mükemmel bir benzetmede bulunmuştur. Şimdi bu benzetme üzerinden gidelim.
Bir çoban düşünün, çobanın sürüsü bir uçurumun kenarında yahut bir ekili tarlanın yanı başında bulunuyor. Çoban sürüyü başıboş bırakmış, istifini bozmadan uzanmış rahatına bakıyor, sonuç ne olur? “Sürü ya uçurumdan düşüp telef olacak ya da ekili tarlaya girip ekini bozguna uğratacak” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, aynen öyle olacaktır. Başıboş bırakılan sürü ya kendisini telef eder ya da ekini telef eder ya da kurtlara yem olur. Şimdi hadis-i şerifteki, “Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur” kısmına geri dönelim.
Erkek babadır, sürüsü ise eşi ve çocuklarıdır. Nasıl ki yukarıda verdiğim örnekte başıboş bırakılan sürü ya kendisini telef ediyor ya malı telef ediyor ya da kurtlara yem oluyorsa aynı şekilde başıboş bırakılmış eş ve çocukların kendilerine, topluma ve ahiretlerine verecekleri zarar da koyun sürüsünün vereceği zarardan çok daha fazla olacaktır. Meselenin daha da vuzuha kavuşması için bir misali daha hayallerinize bırakmak istiyorum:
Bir baba düşünün; işten eve gelmiş. Elbiselerini değiştirip yemek yedikten sonra alıyor eline kumandayı koltuğa uzanıp futbol maçı izliyor. Evin büyük oğlu telefon elinde oyun oynuyor. Kız çocuğu telefonda arkadaşıyla mesajlaşıyor, anne ise sosyal medyada geziniyor. Şimdi bu manzara karşısında akla gelen soruları sıralayalım: Günlerini böyle geçiren bir ailede gidişat iyi olabilir mi? Evin çobanı hükmündeki baba çobanlık yapıyor mu dersiniz? Bu, sorumlu olduğu sürüsünü başıboş bırakmak değil midir? Üstelik çobanın kendisi de tehlikede…
Evet, ne yazık ki hal-i pürmelalimiz çoğunlukla böyle. Peki, yok mudur bu hale bir çözüm? Evet, biz Müslümanlar hep sorunları görür, söyleriz de çözümünü bulup uygulamayı sorunları konuşmak kadar önemseyip uygulamayız. Evet, bu yazımızda öyle yapmayacağız, çözüm hususunda da birkaç cümle söyleyeceğiz.
Bizce çözüm şudur: Zamanımızın mütefekkirlerinden Said Nursi’nin de dediği gibi “Kendi nefsini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez.” yani çoban önce kendisinden başlamalıdır. Peki, ne yapmalı? Kur’an-i Kerim okumayı bilmiyorsa öğrenmelidir, biliyorsa eşinin ve çocuklarının yanında okumalı, onları da öğrenmeye ve okumaya teşvik etmelidir. Haftada bir gün bir saat ilmihal dersi yapmalıdır, haftada bir gün yarım saat Riyazü’s Salihin veya Edebu’l Müfred gibi müstefid kitaplardan hadis dersi yapmalıdır. Konu konu ders yaparak hem çocuklarına hem eşine konu dersi ödevi vermelidir. Mesela bu konu dersi ‘İslam’da sıla-i rahim’ olabilir, ‘sadaka’ konusu olabilir. Günlük 15 dakikadan başlayıp zamanla 1 saat olacak şekilde okuma saati olabilir. Bu sıraladıklarımızın aynısını yapabileceği gibi benzerlerini de yapabilir. Yeter ki yapsın.
Evet, bu; babanın eğitsel olarak yapabileceği faaliyetlerdi. Peki, sadece bunlar mı yapılmalı? Tabii ki hayır. Evde eğlenceli oyunlar oynanmalı. Meselâ, mıknatıslı dart alınıp ufak yarışlar yapılabilir, kelime oyunları oynanabilir, Jenga denge oyunu oynanabilir vb.
Evet,
değerli okurlarımız sorunu ortaya koymaya çalıştık, çözümü de dilimiz
döndüğünce söylemeye gayret ettik. Rabbim hepimize ailemiz içindeki sorunları
görüp çözüm bulmayı ve bulduğu çözümü de uygulamayı nasip etsin.
[1] Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâre
[2] Tahrim Süresi 6. Ayet