Sünnet Korundu mu?

                                                           O’nun Adıyla…

Hamd Şeriat’ı indiren ve O’nu koruyacağına dair söz veren Allah Teala’ya olsun. Salat ve selam Şeriat’ı açıklayan Nebi Aleyhisselamın ve ashabının üzerine olsun. 

Bu yazımızda hadis inkarcılarının şüphelerinden birine yer verecek ve haklı olup olmadıklarını hep beraber sorgulamaya çalışacağız.

Hadis inkarcıları Allah Kur’an’ın; 

Hiç şüphe yok ki, Zikri biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.”[1]ayetiyle korunduğunu dile getirmişlerdir. Buradaki zikr sadece Allah’ın Kitabı Kur’an’dır, eğer hadisler korunmuş olsaydı Allah Teala Kur’an’da hadislerinde korunduğunu söylerdi diyorlar. 

İlk etapta akıllarda soru işareti bırakan bu yaklaşım mantıklı görünüyor olsa da ufak bir sorgulama ile ayakları yere basmayan bir düşünce olduğu anlaşılmaktadır. Ve hadis inkarcıları bu soru ile kazdıkları kuyuya kendileri düşmektedirler.

Geliniz beraber bu soruyu onların cevaplamasına bırakalım ve onlara şunu soralım: “Hicr süresinde geçen zikr kelimesinin Kur’an’ı kast ettiğini kim söylüyor.”

Öyle ya hadisler korunmadı ve bize kadar gelmediyse o vakit bu açıklamayı yapmak için Kur’an’ın hangi ayetine dayanmaktadırlar.

 Sormak istiyoruz; bu tevilin gerçekten ciddi bir dayanağı var mıdır? 

Peygamber aleyhisselamın ağzından iki şey çıkacak, Kur’an ve Hadis, sünnet.  Birincisi korunacak ama ikincisi korunmayacak! Bu akla uzak ancak çok çirkin bir iftiradan öte bir şey değildir. 

Allah’ın verdiği iki vahiyden birinin korunmadığını iddia etmek bizim için bağlayıcı olan birçok şeyin tahrif edildiğini iddia etmek olur. Kur’an metinleri korundu. Ama şuan batılı ve yerli müşteşrikler Kur’an’ın manası üzerine tahribatlarda bulunmak için çalışıyorlar. Var güçleri ile birçok ayeti 1400 senedir hiç yorumlanmadığı şekilde yorumlamaya çalışıyorlar.

Biliniz ki, “Zikr” kelimesinin Arapça da onlarca manası vardır. Mealciliği din edinenler, ulemanın yazdığı eserlere karşı kibirlenenler nereden bilecekler tabii!

Zikr kelimesi Kur’an’i Kerim’de elli iki yerde geçer. Ünlü Arap dili alimlerinden Fîrûzâbâdî’in(817/1415) Kur’an-ı Kerim’in inceliklerine dair yazdığı Besairu zevki’t-temyiz fi letafi’l-kitabi’l-Aziz eserinin 3. cildi, sayfa 13’de “zikr” kelimesinin Kur’an’ da 20 ayrı anlamda kullanıldığını tesbit etmiştir. 

Karşıladığı anlamlar; Kur’an, Şeriat, sünnet, risalet, haber, tevbe, ibret, şeref, ibadet, şefaat bunlardan bazılarıdır sadece. 

Hicr (15/9) ayetindeki “zikr” kelimesi ile kast edilen şeriattır. Bu ayetle Allah Teala hem Kur’an’ı hem de Kur’an’ı beyan etme görevi verdiği peygamberin sözlerini (Nahl 44. ayetin) koruyacağını söylemiştir. Tıpkı şu ayette kast edildiği gibi. 

Oysa ağızlarıyla Allah’ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Oysa Allah nûrunu mutlaka tamamlamak istiyor; isterse hoşlanmasın.[2]Buradaki Allah’ın nurundan kasıt Şeriattır. 

Hadis, sünnetin şeriat olduğunun delili şu ayeti kerimedir:  

O kendi hevâ-hevesine göre konuşmaz. Onun söyledikleri kendisine vahyolunandan başka bir şey değildir.[3]

Ünlü maliki Fakihlerinden Şatîbi bu ayette zikredilen “vahiy” kelimesinin “şeriat” manasında kullanıldığını söyler ve şöyle der: 

“Hadis, ya Allah’tan gelen bir vahiyden ibarettir, ya da kitap ve sünnetten sahih bir vahye dayanan, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mûteber bir içtihadıdır.”[4]

Hicr suresinde geçen Zikr’in sadece Kur’an’ı kast ettiğini iddia etmek tamamen kasıtlı bir girişimdir. Allah Teala şeriatının tamamını korumaya Kadir’dir. Her kim onun şeriatının bir kısmının korunmadığını iddia ederse ona acizlik affetmiştir. Şeriatın bir kelime dahi tahrif edildiğine inanmak, tamamının tahrif edildiğine inanmakla eşdeğerdir. Oysaki Allah Teala zikr’i (Şeriat’ı) koruyacağını söylemiştir. 

Burada başka bir noktaya değinmeden de geçmeyeceğiz. 

Hicr (15/9) ayetinde geçen “zikr” kelimesinden kasıt sadece Kur’an olduğuna dair sahabeden, ondan sonraki tabakadan fakih kimseden nakledilen bir görüş var mıdır? “Zikr” kelimesinin Arapçada birçok manası olmasına rağmen özellikle Kur’an olarak anlamak Kur’an’ın bizzat kendisine aykırıdır. Allah Teala Kur’an’ın açıklanması için peygamberine indirdiğini (Nahl, 44. ayette) söylemektedir. Allah Teala hem Kitab’ı hem de hikmeti indirmiştir. Birinin korunmadığını iddia etmek İslam’ın altına dinamit yerleştirmektir. 

Mehmet RENÇBER


[1]Hicr, 15/9.

[2]Tevbe 9/32.

[3]Necm, 3-4.

[4]el- Muvafakat.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir