Asırlardır tartışılan meşhur meselelerden biri de, budur. Ma’lumdur ki, tasavvuf ehli kimselerden bazıları, bu fiile bulaşmış ve hala bulaşmaktadırlar.

Bu konuda sürekli sorular soruluyor, lakin bu konuda hiçbir zaman bir yazı yazıp açıktan paylaşmadım.

Çünkü ben inanıyorum ki, sorunların ve hilafların çözüm mercii ilim talebeleri değildir. İlim talebeleri ôğrendikleri usul ile mezheb ve meşreblerine göre cevap verirler.

Bu sebeble de ben bu yazıda bu fiilin hükmünü yazmayacağım, tarih boyunca bu hususta konuşan insanların verdikleri fetvaları özet olarak zikretmeye çalışacağım, lakin üçüncü taifenin usulü ile ilk iki taifeye cevap vermeye çalışacağım.

Bunu yapmamın iki sebebi vardır. Birincisi ilk taifenin bu hususta dikkatli olmaları, bu fiillerden sakınmaları. İkinci taifenden olupta tekfir hususunda hızlı olan kardeşlerin ibret alması.

Rabbim faydalı kılsın.

Bu fiilleri yapanlar hususunda, insanlar üç sınafa ayrılmıştır.

  1. Bu kimseler müşriktirler. Tabi bu sınıf kendi içinde de bir çok fırkaya ayrılmıştır. Kimi bunları kureyş müşrikleri gibi olduğunu, kimileri meselenin hafiyy olduğunu dolayısı ile hüccet ikame edilmesi ve şüphelerin izale edilmesi gerektiğini söylemiştirler.
  2. Bu caizdir, hiçbir beis yoktur, yaptıkları çok güzeldir.
  3. Bu fiil caiz değildir, seddu zeria babından haramdır, bidattir.

İlk taife naslarda zikredilen ‘Sizin Allah’ın dışında dua ettikleriniz, sizin emsalleriniz olan kullardır’ minvalindeki ayetleri zahiri üzere almış, bu kimselerin Allah’tan başkasına ibadet ettiklerini, dolayısı ile şirk işlediklerini söylemişlerdir.

Çünkü bu taifenin yanında bir fiilin ibadet olması için, mücerred şeriatın ibadet tarifine uygun olması kafidir.

Bu kavil, Muhammed bin Abdulvahab r.a ve ashabının kavlidir. Hakeza bu, Şeyh’ul-Henabile İbn Teymiyye r.a nisbet edilmiş, lakin üzerinde çokça tartışmalar yapılmıştır. Kimileri onunda böyle düşündüğünü, kimileri ise üçüncü olarak zikredeceğim kavillerde olduğu gibi seddu zeria babından haram gördüğünü söylemişlerdir. Benim ilmim onun sözlerinin içinden çıkacak kadar yoktur, bu sebeble bu hususta yorum yapmıyorum.

İkinci taife ise bu ayetlerin müşrikler hakkında indiğini, müslümanlardan bunu yapanların müşrikleri gibi itikad etmediğini, dua ettikleri kimselerin mutlak icabet edemiyeceğini, bunu Allah’ın izni ve inayeti ile yaptıklarını söylüyorlar ya’ni ‘bu tamamen keramet cihetiyledir’ diyorlar.

Bu taife tevessül ve istiğasenin hakikatte ayrı olmadığını, aynı şeyler olduğunu söylemişlerdir.

Bu da Suyuti ve Remli gibi Şafii fukahasından, hakeza Sarsari vb Hanbeli fakihlerinden sadır olmuştur.

Ben burada ilk ve ikinci taifeye ilk taifenin bakış açısı ile cevap vereceğim ve gerisini okuyuculara tevdi edip, sükut edeceğim.

İlk taifeye cevapları ;

Üçüncü taife ilk taifeye ‘Dua ibadettir, ibadette Allah’tan başkasına sarfedilmez, bütün Rasuller bunun için gönderilmiş, insanlar bunun üzerine yaratılmıştır’ sözlerine şöyle cevaplar vermiştir ;

Evet, dua ibadettir. Lakin ibadetler, kasta göre ibadet sayılır, bir fiil şeriatta ibadet olarak isimlendirildi diye, onu her yapan ibadet yapmış sayılmaz.

Buna secde örneğini verebiliriz.

Secde şeriatımızda en açık ibadetlerden biridir.

Bir kimse Allah’tan başkasına secde ederse, bu kimsenin kastına bakılır, direk tekfir edilmez.

وإذ قلنا للملائكة اسجدوا لآدم فسجدوا إلا إبليس أبى واستكبر وكان من الكافرين

Allah (سبحانه وتعلى) dedi ki:

“Hani meleklere ‘Adem’e secde edin’ demiştik de İblis müstesna (hepsi) secde etmişti. O (bundan) imtina etmiş, istikbar etmiş ve kafirlerden olmuştu”

Bakara 34

Bu ayette görüldüğü üzere melekler Allah’tan başkası olan Adem’e a.s secde etmiş, lakin bu küfür/şirk olmamıştır. Çünkü bu secde ibadet kastıyla yapılan bir secde değil, tahiyyat/selamlama kastıyla yapılmış bir secdedir.

فعلى هذا يكون السجود لآدم على سبيل التحية له وهو كسجود إخوة يوسف ليوسف بمعنى التحية له

Ebu Muzaffer Sem’ani (رحمه الله) dedi ki:

“Buna binaen Adem’e secde, ona tahiyyat/selam cihetiyle idi. Bu, Yusuf’un kardeşlerinin Yusuf’a olan secdesi gibi, ona selamlama manasındadır”

Tefsir’us-Sem’ani 1.cilt syf 67

وكان سجود الملائكة لآدم تكرمة لآدم وطاعة لله لا عبادة لآدم

İbn Cerir (رحمه الله) dedi ki:

“Meleklerin Adem’e secde etmesi, Adem’e olan bir keramet ve Allah’a olan bir taattir, Adem’e ibadet (kastıyla) değildir”

Cami’ul-Beyan 1.cilt syf 512

وكان ذلك سجود تعظيم وتحية لا سجود عبادة كسجود إخوة يوسف له

Beğavi (رحمه الله) dedi ki:

“Bu secde ta’zim ve selamlama secdesidir, ibadet secdesi değildir. (Bu) Yusuf’un kardeşlerinin Ona (yaptığı) secde gibidir”

Tefsir’ul-Beğavi 1.cilt syf 81

Dolayısı ile Allah’tan başkasına yapılan secde, ibadet kastıyla yapılırsa ibadet ve şirk olur.

Zikredilen ayetlere gelince, kureyş müşrikleri putlara dua ederken, kast ve irade ile beraber yapıyordular. Çünkü onlar putları, Allah’ın dışında ilahlar olarak görüyordular. Onları yanında tek ilah yoktu, ilahlar birden fazlaydı ;

وعجبوا أَن جاءهم منذر منهم وقال الكافرون هذا ساحر كذاب أجعل الآلهة إلها واحدا إن هذا لشيء عجاب وانطلق الملأ منهم أن امشوا واصبروا على آلهتكم إن هذا لشيء يراد

Allah (سبحانه وتعلى) dedi ki:

“Onlar kendilerinden bir munzirin kendilerine gelmesine şaştılar ve kafirler ‘Bu, sihirbaz ve yalancıdır ! İlahları tek bir ilah mı kıldı ? Muhakkak ki bu, acaib bir şeydir’ dediler. Ardından onlardan mele ‘Yürüyün ve ilahlarınızın (ibadeti) üzerine sabredin ! Muhakkak ki bu, sizden istenilendir’ diye(rek, yerinden) fırladı”

Sa’d 4-6

Sem’ani (رحمه الله) dedi ki:

“Ebu Cehl, Velid bin Muğire, Ukbe bin Ebi Muayt, Umeye bin Halef ve bir gurup Kureyş kafiri Ebu Talib’e gitti ve Allah Rasulü’nü şikayet ederek ‘O (yeğenin) ilahlarımıza sövüyor, akıllarımızı küçümsüyor ve babalarımızın ateşte olduğunu söylüyor’ dediler. Bunun üzerine Ebu Talib Allah Rasulü’nü çağırdı ve Ona ‘Ey kardeşim oğlu ! Bunlar Senin kavmindir, gelip şöyle şöyle söyleyerek Seni şikayet ettiler ; Sen bu insanlardan ne istiyorsun?’ dedi. Allah Rasulü ‘Onlardan tek bir kelime istiyorum. Eğer onu söylerlerse, araplar onlarla din sahibi olacak ve acemler onlara cizye ödeyecek’ dedi. Kureyş kafirleri ‘Biz on kelime (bile) söyleriz, ne istiyorsun?’ dediler. Allah Rasulü ‘La ilahle illallah deyin’ dedi. Kafirler nefretle kalktılar ve ‘Asla söylemeyiz’ dediler. Ardından bir kısmı ‘Yürüyün ve ilahlarınız üzerine sabredin’ dedi”

Tefsir’us-Sem’ani 4.cilt syf 425

Hakeza bunlar onlara secde ve dua ederken de, putları ilah gördükleri için, ibadet kastıyla bu fiilleri onlara sarfediyorlardı ;

ما نعبدهم إلا ليقربونا إلى الله زلفى

Muşrikler dediler ki:

“Biz onlara (putlara), bizi Allah’a yaklaştırmaları dışında, (başka bir şey için) ibadet etmiyoruz”

Zumer 3

Müşrikler bu fiiilerini ibadet kastı ve isimlendirmesi ile sarfediyorlardı.

Bu sebeble günümüz sufilerinden sadır olanı onlara kıyas etmek, kıyas-ı maal farık’tır.

Buna dair fıkıh kitaplarında onlarca örnek vardır, bir kaçını zikredeyim.

وأما الذبح لغير الله فالمراد به أن يذبح باسم غير الله كمن ذبح للصنم أو الصليب أو لموسى أولعيسى أو للكعبة ونحو ذلك فكل هذا حرام ولاتحل هذه الذبيحة سواء كان الذابح مسلما أو نصرانيا أو يهوديا نص عليه الشافعي واتفق عليه أصحابنا فإن قصد مع ذلك تعظيم المذبوح له غير الله والعبادة له كان ذلك كفرا فإن كان الذابح مسلما قبل ذلك صار بالذبح مرتدا

Nevevi (رحمه الله) dedi ki:

“Allah’tan gayrına hayvan boğazlamaya gelince ; Bundan murad, Allah’tan gayrının ismiyle boğazlamaktır. Puta, haç’a Musa, İsa ya da Ka’be’ye ve benzerlerine kesen kimse gibi. Bunların (bu fiillerin) hepsi haramdır, bu kesilen de helal değildir. Kesen, ister müslüman olsun, ister hristiyan, ister yahudi olsun farkemez. İmam Şafi’i buna nas kılmış (el-Umm 2.cilt syf 254) ve ashabımızda (Şafiilerde) bunda ittifak etmiştir. Eğer (kesen) bununla (Allah’tan gayrının ismiyle) beraber kesilen kimseye (Allah’a yapar gibi) Allah’tan gayrına tazim ve ona ibadet (kastıyla) yaparsa, bu küfür olur. Eğer kesen bundan önce müslümansa, böyle (Allah’tan gayrının ismiyle gayrına ibadet kastıyla) keserek, mürted olur”

Şerh’un-Nevevi ala Muslim 13.cilt syf 141

وخرج أبو الحسين وجها آخر أنها تحل لأن المسلم يذبح لله ولا يعتقد في رسول الله ما يعتقده النصراني في عيسى

Hakeza dedi ki ;

“Ebu’l-Huseyn başka vecih daha zikretti, o da (Eğer müslüman Allah Rasulü’nün adıyla keserse) kestiği helaldır. Çünkü müslüman (aslında yine) Allah’a kesmiştir. (Bunun sebebi de şudur ki) ; Müslümanlar hristiyanların İsa hususunda itikad ettiklerine, Allah Rasulü hususunda itikad etmezler (Onu ilah görmezler)”

Ravdat’ut-Talibin 3.cilt syf 205

Dikkat edilirse Nevevi, Rafi’i ve Ebu’l-Huseyn mutlak kesimi şirk saymamış, şirk için itikadı ya’ni ibadet kastını şart koşmuşlardır.

Nitekim, Suyuti’de kabrin etrafında yapılan tavafı şirk değil, bidat saymış, şirk olması için bunun ibadet kastıyla yapılması gerekiyor demiştir.

el-Emru bi’l-İttiba ve’n-Nehyu an’il-İbtida’ 1.cilt syf 185

Hakeza Nevevi’de cahillerin Kabri şerife sırtlarını sürtmelerini ve kabrin etrafında tavaf yapmalarını şirk değil, haram saymıştır.

Mecmu’ 8.cilt syf 275

Dolayısı ile Allah’tan başkasına dua eden kimse, eğer şu iki şeyle beraber yapıyorsa müşrik olur.

  1. Bu yaptığı ibadet kastıyla yapıyorsa bu şiktir.
  2. İbadet kastıyla yapmasa da, dua ettiği zatın kendisine Allah’tan bağımsız bir şekilde fayda ve zarar vereceğine inanıyorsa, bu yine şirk olur velev ki onu ilah görmese de.

فاعلم أن علماءنا رضي الله عنهم قالوا الشرك على ثلاث مراتب وكله محرم وأصله اعتقاد شريك لله في ألوهيته وهو الشرك الأعظم وهو شرك الجاهلية وهو المراد بقوله تعالى إن الله لا يغفر أن يشرك به ويغفر ما دون ذلك لمن يشاء ويليه في الرتبة اعتقاد شريك لله في الفعل وهو قول من قال إن موجودا ما غير الله تعالى يستقل بإحداث فعل وإيجاده وإن لم يعتقد كونه إلها

Ebu Abdullah el-Kurtubi (رحمه الله) dedi ki:

“Bil ki ; alimlerimiz -Allah onlardan razı olsun- dediler ki ; Şirk üç mertebe üzeredir ve hepsi de haramdır. Şirkin aslı, Allah’a ilahlığında ortak olduğuna itikad etmektir. Bu, büyük şirktir ; Bu, cahiliyye ehlinin şirkidir ve Allah’ın bu kavlinde irade edilendir ; ‘Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, onun dışındakileri dilediği kimse içina affeder’ itikatta olan bu şirkin rütbesinde olan (sahibini dinden çıkaran) şirkin, fiilde Allah’a ortak koşma şeklinde (örneği de) gelecektir ; O da kişinin ‘Allah’ın gayrında mevcud olanlar, bir fiilin ihdas ve icadında mustakildirler (Allah’tan bağımsız ihdas ve icad yapabilirler). Bu kimse velev ki onun ilah olduğuna itikad etmese de (müşriktir)”

el-Cami’ li Ahkam’il-Kur’an 5.cilt syf 181

Hakeza buna Buhari ve Muslim’in naklettiği, ‘Kim falan ve filan yıldızın doğup batmasıyla bize yağmur yağdırıldı derse kafirdir’ hadisi de örnektir.

Niteki İmam Şafi’i bu fiilin iki ihtimali olduğunu söylemiş, eğer kişi yıldızların Allah’tan bağımsız yağmur yağdırdığına itikad ederek kişi böyle söylerse kafir olur, aksi halde olmaz demiştir.

el-Umm 1.cilt syf 288

Bu ilk kavil sahiplerine verdikleri cevaptır.

İkinci kavil sahiplerine verdikleri cevaba gelince ;

Bu, her ne kadar şirk olmasa da, caiz olan fiillerden değildir. Çünkü bu zamanla bu salihleri kutsamaya ve şirke götürecek fiillerdendir. Bunlar her ne kadar bazı ülemadan sadır olsa da, genel olarak ilim ehlinden sadır olmamış, fıkıh kitaplarında faziletine dair babların açılmadığı, ayetlerin ve hadislerin tahrim siyakında zikredildiği fiillerdir.

وهو أن يفعل شيئا من العبادات التي أمر الله بفعلها له لغيره وهذا هو الذي سيقت الآيات والأحاديث لبيان تحريمه وهو مبطل للأعمال وهو خفي لا يعرفه كل جاهل غبي

Kurtubi (رحمه الله) dedi ki:

“O (sahibini dinden çıkarmayan şirk) Allah’ın kendisine yapmasını emrettiği ibadetlerden birinin, gayrına sarfedilmesidir. Bu, ayet ve hadislerin tahrim beyanı siyakında geçtiği, amelleri iptal eden ve her katı kafalı cahilin anlamayacağı hafiyy hususlardandır”

el-Cami’ li Ahkam’il-Kur’an 5.cilt syf 181

Bu fetva da hanefilerden meşhur olmuş ve diğer mezheblerin de genelinin kabul ettiği görüştür.

Allah en doğrusunu bilendir.

Şura’nın Babası Mes’ud