“EVLİ, MUTLU, ÇOCUKLU ÜÇGENİ”
Hayatında bir şeyler yolunda gitmiyordu. Bunalıyordu, ne yapsa anlık bir mutluluk yaşıyor ama bu onu mutlu etmeye yetmiyordu. Oysa ki çok eğleniyor, gülüyordu… Hali vakti yerindeydi. İki tane de çocukları olmuştu. Eşi de bir dediğini ikiletmiyordu. Neden hep aynı şeyleri yaşıyordu ki? Neden mutlu olma hali devam etmiyordu? Bu tekrar eden iç huzursuzluğunun sebebi ne idi? Bütün bu düşüncelerden bunalmış ve kendine meşgale arıyordu yine…
Önündeki kitabı karıştırırken gözüne bir yer ilişti;
“Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”(1 ) Ve hemen ardından başka bir ayete denk geldi;
“Asra yemin olsun ki, hiç şüphesiz insan hüsrandadır.”(2) Ardından bir ayet daha..
“Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.”(3) Uzun bir süre öylece bakakaldı.
Evet, bu bir tesadüf olamazdı. Hayatı bir film şeridi gibi gözünün önünden geçti.
Boş…
Bomboş…
Artık bir an olsun beklemek istemiyordu. Bir yerlerden başlaması gerektiğini düşünüyordu.
Günümüzde insana empoze edilen bir aile portresi; Evli, mutlu, çocuklu üçgeni…
Özellikle sosyal medyada, gözler önüne serilen hanımefendi; Gösterişli giyinmek, evini süslemek, yeni çıkan ne varsa onu elde etmek için yoğun çabalar…
Çocuklu, eşli mutluluk pozları…
Onun dışında içi boş klasik kadın ziyaretleşmeleri, AVM ‘de gezmeler… Sonra yine dışarda yemek pozları… Günün sonunda yine doyumsuz, mutsuz depresif bir kadın…
Hayatımız bu kadar basit olabilir mi? Müslüman kadının hayatında daha güzel hedefleri olmalı değil miydi?
Bizler ne yazık ki mutluluğu dünyada ve dünyevi şeylerde arıyoruz. Fakat yanılıyoruz…
Kadınlar artık bu basit hayat üçgeninden çıkıp, Allah için gayret göstermeye niyet etmeli. Herkes kendi kabiliyeti nispetinde bir çaba sarf edebilmeli.
Örneğin; iki üç kişi toplanıp bir ayet, bir hadis okumak; helal ve tayyib beslenme adına çaba sarf etmek; kendi ekmeğini yapmak…
Küçük hedefler belirleyip; ayet ezberlemek, tefsir okumak…
El işleri yapıp satmak, onu da hayırda kullanmak gibi, sayamayacağımız işlerde kullanmak.
İnsanın, kendini besleyen işleri olmalı. Bir hedefi olmalı hayatta… Her gün taptaze bir heyecan ile kalkmalı yatağından… Boş durmak için mazeretimiz olmamalı…
Bir şeyler ürettikçe beynimiz bunu yapabildiğini ve daha başka şeyler yapabileceğine de kanaat getiriyor, iyilik yönünden bize fikirler ürettiriyor.
Rabbimiz, bize akıl gibi azim bir nimet vermiş fakat biz onu hakkıyla kullanamıyoruz. Allah (c.c) farkındalık nasip etsin. (Amin.)
Dikkat edin!!..
Hakkıyla dedim çünkü Allah Teâla her kuluna ayrı bir kabiliyet vermiştir. Fakat bunu bulmak için çaba sarf etmek, bizim sorumluluğumuzdadır. Biz yeter ki hayır yolunda olalım, niyetimiz hâlis olsun ve o yönde Rabbimizden yardım dileyelim… Aziz ve Celil olan Rabbimiz bize elbet yolumuzu gösterecektir.
Merve Şener
- Ra’d, 28
- Asr, 1
- İnşirah, 7
Rabbim, Merve kardesimin kalemine güc versin. Dilerim gönellere kaleminle feth edersin. Nesillerin umudu, onlari küfürden uzak tutacak hidayete vesile olacak yazilar lutfetsin… Ellerine yüregine saglik. Derdi olan yazar.. Senden nicelerini bekleriz…
Amin , Cok tesekkür ederim
Allah razı olsun kardeşim, güzel bir yazı
Eyvallah varolasın bacım
Eline emeğine sağlık canım benim çok doğru Allah gayretini hayırlara vesile kılsın inşallah devamını bekliyorum dualarım seninle.
Allah razi olsun cok Tesekkur ederim, duani eksik etme
Allah razı olsun, çok beğendim.
Allah razi olsun hocam. Yüreğize ve elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş ??
Cok Tesekkur ederim sagolasin
Sevgili kardesim Merve, Allah razi olsun. Cok yuzul ifade etmişsin. InshaAllah bu yazin ilham olur bizlere. Sevigiler….
Sevgili kardesim Merve, Allah razi olsun. Cok güzel ifade etmişsin. InshaAllah bu yazin ilham olur bizlere. Sevigiler….
Çok teşekkür ederim nazife abla, amin ecmain
Kardeşim çok güzel bir yazı Allah razı olsun. Allah bizi doğru yoldan ayırmasın.. Devamını bekliyoruz.. Selam ile..
Amiin ecmain bacım..duanızı eksik etmeyin
Canım kuzenim Allah gayretini daim kılsın inşallah
Amin sagolasin
Sevgili Merve,
İnsanın derdini satırlara dökebilmesi gerçekten Allah’ın bir lütfu çünkü yazmak insanı rahatlatan bir duygu.
Dilsiz dudaksız kağıtlar bazen bizi etrafımızdaki insanlardan çok daha fazla anlıyorlar. Tam da bu sebepten insanlar kalabalıklar içinde yalnızlar.
Sana bu yolculukta işine yarayacağını düşündüğüm çok minik bir tavsiye vermek istiyorum.
Yazmak, içinde yüreğin yoksa kağıt kalemden yada bir bilgisayar belgesinden öteye gitmiyor. Senden çıkanlar yine sana dönüyor. Elbet buda işe yarıyor. Derdini masum kağıtlarla paylaştığında içinde bir rahatlama duygusu oluşuyor fakat ne yazıkki bu duygu tek bir insanın yerini bile tutmaya yetmiyor. Bu yüzden senden ayrılan sözler sana değil başkalarına ulaşmalı. Bunu düşünerek güzel bir yola çıkmışsın hayırlı uğurlu olsun inşallah. Niyetinin hayat bulmasıysa cümlelerinin ne kadar gönlünden satırlara düştüğüne bağlı. Çünkü ancak kalpten dökülenler kalbe dokunabiliyor.
Gönlü güzel bir insansın bu yüzden malzemen harfler değil yüreğin olsun inşallah.
Yazın gerçekten çok anlamlı, duyarlı ve doğru cümlelerle dolu. Seni takdir ediyorum lakin küçük bir eksiğin var, o da objektifini belli bir yöne yöneltmiş olman. Yani daha kucaklayıcı ve kavrayıcı olmalısın. Düşündüklerimi ne kadar anlatabiliyorum bilmiyorum ama şöyle bir örnek vereyim sana. Yıllar önce bir hocamız insanların davranışına değil davranışının ardındaki duyguya yoğunlaşırsanız insanları anlarsınız demişti. Yani sadece sahnede olana değilde ardındakine de odaklanmak gerekiyor. Mesela TV dizilerinde yüzlerce insan çalışıyor fakat ekranda sadece on bilemedin onbeş oyuncu oluyor. O oyuncular o ekip olmadan o işi yapamaz fakat insan görmeyince yapar zannediyor. Yani bu ilk yazın sadece sahnedekini vurguluyor. Ekibi de işin içine katman gerekiyor. Kucaklayıcı ve kavrayıcı olmaktan kastettiğimi ne kadar anlaşılır anlatabildim bilmiyorum ama bu.
Neden bunu söyledim çünkü evli, mutlu ve çocuklu olmak insanı harekete geçirebilecek bir güç yani sen bu güçle yola çıktın. Yola çıktığın bu gücü azımsama. Evet ne yazıkki bu gücü boş amaçlarla ve boş hayatlarla boşu boşuna tüketen insanlar var fakat objektifini sadece o insanların eksik kalan taraflarına odaklamak yerine güzel niyetlerle bir yola çıkarken evli mutlu ve çocuklu olmanın insanı besleyen nasıl güzel bir kaynak olduğuna odaklanarak düşünceni geliştir. Çünkü insanlar kusurlarıyla yüzleşmeyi pek sevmezler ve doğru söyleyen ne yazıkki çoğu zaman onuncu köyde bile kendine yer bulamaz. Ne diyor Saliha Erdim hanımefendi “Tenkit tüketir, takdir üretir.” İnsanları doğruya yöneltmek için hatalarını saf bir kalemle söylemek yerine, şükredecekleri nimetlerin kıymetini anlamalarını ve sahip oldukları potansiyeli açığa çıkarmak için bu nimetleri tüketmek yerine nasıl bir basamak haline getireceklerini anlatabilirsin. Mesela evli mutlu ve çocuklu olmanın onlara sağlayacağı gücün farkına varmalarını sağlamak için söze evli mutlu ve çocuklu olmanın güzelliklerinden bahsederek başlayabilirsin. Bu okuyucularının şükretmelerini ve harekete geçmelerini kolaylaştıracaktır.
Şimdi sana neden bunları söyledim biliyor musun çünkü balık suyun içindeyken suyun ona hayat verdiğini pek bilmez. Oltaya geldiğinde anlar. Balığa boş boş suda yüzmeyelim demek yerine suyun ona hayat verdiğini farketmesini sağlayarak oltaya gelmesine engel olabiliriz.
Biraz daha açık konuşayım. Bir telefon o an uzağımızda olan kişi ile iletişim kurmamızı sağlar. Yani telefon kullanmamızın temel amacı budur. İnsanın da temel amacı kulluktur. Telefon nasıl insanların elinde bir işe yarıyorsa insanda dünyada imtihan edilerek kulluğunun idrakine varır. Fakat telefonun işlevini yerine getirebilmesi için şarj etmemiz gerekir. İşte insanda böyle hayatında onu şarj edecek ona kendini iyi ve değerli hissettirecek insanlara ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacını da ilk karşılamak isteyeceği yer ailesidir. Evli mutlu ve çocuklu olmak insana azımsanamayacak bir güç verir. Bazı insanlar bu gücün farkındadır bazıları değildir. Yani temel amaç kulluksa bunun araçlarından biri de evli mutlu ve çocuklu olmaktır. Bir telefon şarj edilmezse ne kadar süre açık kalabilir yada o telefonu şarj etmeden ne kadar kullanabilirsin? Telefonun iletişim görevini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesinin yolu, o telefonu şarjı bittikçe şarj etmektir.
Mesela ben, ne evliyim ne mutluyum ne de çocukluyum. Yani şarjı biten cep telefonları gibi sürekli sinyal veriyorum. Bu yüzden en temel görevim olan kulluğumu bile yerine getirmekte zorlanıyorum. Bazen insanın daha iyisini yapabilmek için etrafından alacağı güce takdire ve değerli olduğunu hissetmeye çok ihtiyacı oluyor.
Mesela ben yazmayı bu yüzden bıraktım. Çünkü yazdıklarım benden öteye gidemedi. Yansımalarını görmek nasip olmadı.
Kısaca evli mutlu ve çocuklu olmak güzeldir. Evli mutlu ve çocuklu olmak insana enerji verir. Evli mutlu ve çocuklu olmak azımsanamayacak kadar büyük bir lutuftur. Bu sebepten harekete geçmeden önce insanların bu güzelliğin kıymetini oltaya gelmeden anlamalarını sağlamak gerekiyor.
Bu cümleleri yazmaktaki niyetim seni eleştirmek asla değil, sadece bir okurun olarak güzel yazında benim için eksik kalmış bir parçayı kendi cümlelerimle tamamlamak istedim.
Selam ve dualarımla…
Ablacim Cok Tesekkur ederim yorumunuz icin, InsaAllah dikkate alacagim..
Maşallah bana da ilham oldunuz.
Yazmayı çok seviyor biseyler karaliyoruz bu söylediklerinizi bende kendime yön haritası olarak aldım Allah razı olsun.
Sizde yazmayı bırakmayın lütfen
Halimizin izahı.. Çok güzel ifade etmişsin. Rabbim bizlere gerçek huzurun nerede olduğunu unutturmasın. Heyecanla diğer yazılarını bekliyorum?
Sagolasin bacim , InsaAllah , duani eksik etme