Hırsız ve Modern Kur’an Tahrifçileri
Bir köyde bir adam varmış, tabiri yerindeyse hırsızların kralıymış. Ama bu adam oturduğu her mecliste hep iyilik, helal kazançtan vs.’den bahseder, hırsızlığı çok yerer ve kötülermiş. Bu yüzden de kimsenin aklına bu adamın hırsız olabileceği gelmezmiş. Fakat gün gelir takke düşer ve her şey ortaya çıkar. İşte günümüzde Kur’ancılık iddiasında olup çarpıtma ve tahrifat uzmanları da aynen bu rolü oynuyorlar. Adamlar Kur’an’dan bahsederken mutlaka bir yerlerden çarpıtarak yanlış anlam verildiğini iddia edip bu bağlamda İslami ilim kültürüne ve İslam ulemasına saldırır ve hemen ardından tahrifata başlarlar. Tabi ilmi bilgisi olmayan çoğu avam da acaba, diyebiliyor.
Bir süre önce adı lazım olmayan ama belli ki artık takkesi düşenlerden bayrağı alarak tahrifatı devam ettirecek simalardan olan bir vatandaşın videosunu izlemiştim. Bu vatandaşın iddiasına göre salât (صلاة) kavramı Kur’an’da güneşin hareketleri veya zaman ile zikredildiği vakit namaz anlamındaymış. Dolayısıyla Alak Suresi’nin 10. ayetinde (ينهى عبداً اذا صلى) geçen “sallâ” fiilini, “Namaz [salâtı] kıldığı zaman kulu neyheden” şeklinde namaz olarak tercüme etmek, Kur’an’ın ruhuna tasallut ve dolayısıyla tahrifatmış. Niye? Çünkü bu sure ilk inen suredir, başında namazdan bahsetmiyor ve daha namaz da farz kılınmamıştır. Nereden çıktı namaz?
Peki, nedir anlamı? Salâtın Kur’an’daki temel anlamı, desteklemek yani Allah’ın davasını desteklemek, dayanışma içerisinde olmak, bölüşmek ve paylaşmakmış. Bir de etimolojik olarak inceleyenlere göre de bu kavramın manası, ateşten korunmak için oylukları harekete geçirmekmiş. Tabi etimoloji de artık tahrifatın kamuflajı olmuştur.
Daha önce Bursa’da karşılaştığım bu mantıktan birisi de, Resûlullah ﷺ’a salâtın bildiğimiz anlamda salât okumak olmadığı, aksine bunun bir iftira olduğu, başta Buhari olmak üzere bu konuda hadis aktaranların hepsinin müfteri olduğu ve salâtın asıl anlamının, Resûlullah ﷺ’ı davasında desteklemek olduğunu iddia ediyordu. Bu sebeple diğer bazıları da Resûlullah ﷺ’a salât ve selâm okumanın bir protokol olduğunu söylüyordu.
Şimdi adama sormazlar mı; Alak Suresi’nin inen ilk sure olduğunu nereden biliyorsun? Tabi ki hadis ve siyer rivayetlerinden başka bir cevap yoktur. Peki, adama demezler mi; bu rivayetlerde surenin hepsi birden mi indiği söyleniyor? Elbette hayır, ilk inen ayetler, sadece ilk beş ayettir. Aynı rivayetler bize diyor ki; Ebu Cehil Resûlullah ﷺ’ın Kâbe’de namaz kıldığını görünce, bir daha burada bunu yaptığını görmeyeyim diyerek tehdit etti. İşte sonraki ayetlerin nüzul sebebi bu olaydır ve ilk beş ayetten sonra inmiştir. Nitekim ayetin harfi anlamı da; (ينهى عبداً اذا صلى) “Bir kul namaz kıldığı zaman nehyediyor” şeklindedir. Yani bir kişiden bahsediyor, o gün iman etmiş bütün Müslümanlar söz konusu değildir. Zaten ayetin devamı da aynı anlamı destekliyor. Yine adama demezler mi; beş vakit namaz farz kılınmadan önce Resûlullah ﷺ namaz kılmıyor muydu? Tabi ki kılıyordu, beş vakit namazdan önce de sabah ve akşam namazlarını kılıyordu.
Peki, gerek Arap dil bilimleri, gerek sözlükler ve gerekse tefsirler olsun “salât” kavramının temel veya ilk sözlük anlamının ne olduğunu söylüyor? Hepsi de “dua” olduğunu ve bu duanın şeri örfte de belli bir şekil aldığını söylüyor. Yine soralım; bu kelimeyi etimolojik olarak inceleyen ve ileri sürdüğün anlama geldiğini söyleyen etimoloji uzmanları kimdir ve hangi kaynaklar üzerinden hangi kökleri inceleyerek bu kanıya varmışlar? Son olarak, eğer salât kavramı Kur’an’da sadece güneşin hareketleri veya zamansal olgularla zikredildiği vakit namaz anlamına geliyorsa, başta Bakara Suresi’nin 3, 43, 45, 83, 110, 153. ayetleri gibi daha birçok surenin birçok ayetinde geçen ve zaman ile birlikte zikredilmeyen “salâtı ikame edin” anlamındaki bu kavramın manası nedir?!…
Subhanallah, adamlar artık neyi çarpıtıp tahrif edeceklerini şaşırdılar!…