Hissemize Düşen Yahudileşme…
Onlar nazarında makbul olabilmen için onlardan olman lazım…
Bir tür Yahudileşme olan bu düşünce ve karakter ne yazık ki hem şahıslarda hem de cemaatlerde belirgin bir şekilde tezahür etmektedir.
Sizin iyi ve güvenilir olmanız için tek bir şart yeter o da onlardan olmanız ve onları tasdik etmeniz. O vakit çalıp çırpmanız, yalan ve iftira atmanız, haram işliyor olmanız hepsi olabilecek şeylerdir. Çünkü insansınız ve melek değilsiniz. Ama eğer onlardan değilseniz çalıp çalmamış olmanız önemli değildir, birinin ‘çaldı’ demesi yeterlidir. Bir haramı işlememiş olmanız önemli değildir, sadece birinin bu konuda bir zan oluşturması yeterlidir. Çünkü siz onlardan değilsiniz. Hata ve günah işleme hakkınız yoktur, melek olmak zorundasınız.
Böyle düşününce aklıma Abdullah bin Selam olayı geldi;
Abdullah bin Selâm Müslüman olduktan sonrasını şöyle anlatıyor:
Müslüman olduktan sonra Rasûlullah’a dedim ki:
-Yâ Rasûlallah! Yahûdîler kadar yalancı, inatçı, zâlim kimse yoktur. Hiçbir iftiradan çekinmezler. Şimdi benim Müslüman olduğumu öğrenirlerse olmadık iftirâlar ederler, bunu açıklamadan önce onlara beni sorunuz!
Sonra ben bir perdenin arkasına saklandım. Rasûlullah aleyhisselam bir grup Yahûdîyi çağırdı ve onlara sordu:
Aranızdaki Husayn [Abdullah] bin Selâm nasıl bir kimsedir?
-Çok büyük bir âlimimizdir. Onun gibi hayırlı biri az bulunur. O doğru sözlüdür.
“Eğer o Müslüman olduysa siz ne dersiniz?”
-Allah onu böyle bir şeyden korusun!
Sonra saklandığım yerden çıkıp dedim ki:
-“Ey Yahûdî topluluğu, Allah’tan korkunuz! Size geleni kabûl ediniz! Allah’a yemîn ederim ki, siz Rasûlullah’ın hak Peygamber olduğunu biliyorsunuz. Çünkü alâmetleri Tevrat’ta açık olarak yazılıdır. Başka kavimden geldiği için inadınızdan îmân etmiyorsunuz. Ben şehâdet ederim ki, Allahtan başka ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki Muhammed aleyhisselâm Allahın rasûlüdür.
Bunun üzerine Yahûdîler; bizim en kötümüz budur. Aramızda bundan daha kötü biri yoktur, deyip olmadık iftirâlar etmeye başladılar. Peygamber Efendimiz, Yahûdîlere dönüp buyurdu ki:
“Birinci şehâdetiniz bize kâfidir, ikincisi ise lüzûmsuzdur.”
Bu anektod bize toplumumuzun İslam’dan ne kadar uzak ve Yahudilere ne kadar yakın olduğunu ifade ediyor.
Üzücü olan bu değildir. Herkes kalbindekini yaşar lakin üzücü olan bu alçaklığı ve iki yüzlülüğü bilip toplumun bu lincine uğramaktan korktuğu için bu ötekileştirmeye maruz kalan Abdullah bin Selam’ları yalnız bırakan ve cüzzamlı hasta gibi ondan uzak duranlardır. Onlar da bu halleri ile işlenen suça ortak olmaktadırlar.
Çünkü “bu apaçık bir iftiradır” diyenler ve gereğini yapanlar mü’mindir. Gereğini yapmak yerine “aman benden uzak dursun, etliye sütlüye dokunmayayım” diyenler ise Yahudileşmeye sessizlik ile destek verenlerdir.
Rabbimiz bizleri muhafaza etsin. Hakikaten ahir zamanı iliklerimize kadar yaşar olduk.
Ya Rabbi! Bizi bu aşağılık ve hasta ruhlu dinden! ve dindardan uzak kıl ve canımızı ancak mü’min olarak al. Âmîn.
Abdullatif Mermer