KÖKLERE BAĞLI OLMAK MÜSLÜMANIN İSTİKBALİDİR

Hilafetin ilgasının akabinde ümmetimiz sahipsiz kaldı. Ümmetin üzerindeki ezilmişliği kaldırmak için değişik meşrep ve menhecten olan ulema ve münevverler çıkış yolu aramaya başladılar. Müslümanların dinamikleri, kökleri ve asli değerleri çerçevesinde kafa yorarak makbul ve muteber reçeteler yazanlar oldu.

Bunların dışında ümmetimizin 1400 yıllık akidevi, tarihi, siyasi, fıkhi birikimini zaafa ve şüpheye sürüklemek isteyen nifak ve küfür merkezli mihrakların içimizdeki kalemşör ve mukallidleri “cellatına aşık” tiplemesine düçar oldular.

İslam coğrafyamızın işgali akabinde, ulus-devletlerin inşasından sonra ümmetin ittifakı/ittihadı akamete uğradı. Müstevlilerin Müslümanların başına tayin ettiği taşeron yöneticiler toplum mühendislerini devreye soktular. Batı ideolojilerini yer ve zamana göre İslam ile sentezleyerek ucube bir din tasavvuru var ettiler. Nesiller sonra köşeleri ve piramitlerin tepelerini ele geçiren içimizdeki batı uşakları; sahih İslam’a rücu etmeye çalışan, kendilerine entegre olmayan İslami hareketlere öz yurtlarında parya muamelesi yaptılar.

Ülkede, İslam’ın emirlerine bağlılıkta bilinçli ve duyarlı olan müslümanlar gündemden ve toplumdan hep uzak tutulmaya çalışılıyor. İslam artık siyasi bir malzeme oldu işin kötüsü bunlara, İslam’a sahiplik ediliyor diye kanan dindar kitle oluştu. Yıkanmış, yunmuş, uysal bir din ve kısırlaştırılmış, köle, korkak, edilgen ve güdülgen bir dini güruh, resmi ideolojiye biçimsel bir değişim ile armağan edilmiştir.

Eskilerde Kemalist ve seküler zihniyet, resmi ideolojinin ve laik siyasanın ifsat projelerine itiraz ve karşı duruş geliştiren Müslümanları gerici, yobaz, örümcek kafalı ithamı ile tahkir ederdi. Şimdilerde ise “dine karşı din” yöntemi ile ilahiyat kürsülerinde Müslümanların imani hassasiyetleri baltalanıyor. Allah “Samiri ve Belam” evsafına sahip deccallerin şerrinden korusun.

Temeli tevhid,sünnet ve selef olmayan her kesimde potansiyel bir sapma temayülü mevcuttur. Bunun için öngörülen sapmalar vaki olduğunda hayretle karşılamıyoruz.

“Ma’rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini  beğendiklerini müşahede edersen, o zaman  kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zîra (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır.  O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.” [Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizî, Tefsir, Mâide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014).]

Yukarda değinilen kimliksizliğin karşımıza çıkan hali, yeni bir sapma akımı olan “Muhafazakar İslam” dır. “Modernist İslam” ile “Geleneksel İslam”ı liberal ideolojiyle sentezleyen yeni bir sapmadır. “Muhafazakar İslam” toplumda elzem olan manevi bağlar için İslâm’ın geleneksel ahlaki normlarını alırken,yönetimi demokrasi ile harmanlamak için ahkamı işlevsiz kılan tarihselci-modernist İslam düşüncesinden yararlanmaktadır.

Muhafazakar demokratlar, beşeri kanunları insanlığın ortak mirası( teknoloji ve müsbet bilim gibi) gördükleri için; Allah’ın ahkamı cihetinden bakmadıkları için akide ve fıkha tenakuz arz eden her şeyi fütursuzca söylemekte beis görmüyorlar.

Batı,İslam medeniyetinden bilim,sanat,siyaset ve kültüre dair bazı şeyleri alarak rönesans ve reform hareketlerini gerçekleştirdi.Köklerinden kopup batı devrimlerine yüzünü dönen İslam milletleri batı ideolojilerini zelilce kurtuluş zannettiler.Batıdan aldıkları normları, İslam’ın da katkısı olduğundan dem vurarak sanki ortak miras gibiymiş İslam toplumlarına giydirmeye çalıştılar.

Ümmetimiz içerisindeki gaflet, dalalet, cehalet ve zillet için mahzun olsak bile tedirginliğimizi teskin edecek vaadlerle ümitvar olmaya da devam edeceğiz.

Bu dine kimse galib gelemez. Hak batıl mücadelesi kıyamete kadar olacak. Garipler hep az olacak ve o garipler eliyle hak zahir ve galip olacak.

Herkes meylettiğine yol alır.

Samiri kılıklı ideologlar İslam’ın hakikatlerinden malzeme çalarak, heva ve heveslerden tahkim edilen düşünce ve felsefeleri pazarlamak için podyumlarda fazlasıyla şöhret devşirdiler. Eğer bunların gayretleri kadar bir çabamız yoksa kendimizi hak ehli görmek bizi aldatan bir vebal olarak yetecektir.

“İnkâr edenler de, doğal olarak birbirlerinin yardımcıları, koruyucuları, müttefikleri ve dostlarıdırlar. Eğer siz de kendi aranızda böyle organize olmuş güçlü ve etkin bir toplum oluşturmak için üzerinize düşeni yapmayacak olursanız, yeryüzünde baskı ve zulme dayalı rejimler boy gösterecek; kan ve gözyaşı asla dinmeyecek, bütün dünyayı korkunç bir fitneve imansızlık akımı dalga dalga saracak ve böylece, büyük bir kargaşa, anarşi, yozlaşma ve fesat baş gösterecektir.” (Enfal 73)

Tarihten günümüze İslam ve Müslümanlar ile savaşını hiçbir zaman gizlemeyen Batı, içimize soktuğu kokuşmuş ideolojiler vasıtasıyla ve köhne yaşam tarzını dayatarak coğrafyamızda hakim oldu.

Müslümanlardaki İnanç gerilemesi akabinde yayılan ;Umursamazlık,uyuşukluk, yozlaştırılmış tevekkül zihniyeti, bilimsel yetersizlik, azim eksikliği, yeryüzü kalkınmasını boş verme,yanlış kader anlayışı gibi sebebler ümmeti Dünya sahnesinde pasif, izzetsiz ve nötr seviyeye indirdi.

Müslümanların aidiyet edindiği İslâm; oldu Ahlaksız İslam, Uygarlıksız İslam, Bilimsiz İslam, Fikirsiz ve Kültürsüz İslam, ekonomik,stratejik ve maddi gücü tükenmiş bir İslam!!!

Kuran ve Sünnetin tashih etmediği din algısı ve yaşantısı sahte para misalidir. Sahte para gerçek para üzerinde olan her türlü yazı ve sembolleri içerir. Ama buna rağmen sahibinin işine yaramaz; menfaat duyduğu alışverişte karşılığı olmaz.

Allah Rasulu ve Ashabın Dünya’ya intişar ettiği İslam’ı izzetli, kuvvetli,itibarlı,geçerli ve tesirli kılan sebeb gerçek para gibi olmasında idi. Günümüzde ise İslam’dan umulan hayırların bizleri kuşatamamasının sebebi, muharref zihinler ve algılar ile yaşanılmasındandır.

Sahih, zahir, galip, saf, kamil, çağlar üstü İslam’ı asrı saadet modeliyle temin ettiğimizde dünyada da ahirette de vaad edilenlere müstehak olacağız.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir