NE SERÇE OL NE DE BAYKUŞ

Abdullah b. Mes’ûd’un aktardığı ve Rasulullah’ın (sas) üç kez tekrar ettiği bir hadiste şöyle buyurulmaktadır:

 ‘’ Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar yani itidal çizgisine riayet etmeyenler helak oldular!”(1)

İtidal nedir?

İtidal, Allah’ın (cc) hayata koyduğu ölçüdür.

İtidal, bir Peygamber (sas) mirasıdır.

İtidal, duygu, düşünce ve davranışlarda dengedir.

İtidal, iki aşırı tutum ve davranış arasındaki orta haldir.

İtidal, bir müslümanın olması gereken en güzel kıvamıdır. İfrad ve tefridden uzak, her türlü aşırılığa karşı mesafeli  ve ılımlı olma halidir.

Yirmi birinci asırda biz çevrimiçi nesiller; dünyadaki bazı düşüncelerin boyunduruğu altına sokulmak istenilen ve bununla da mücadele etmeye gayret eden bizler. Ne yapmalı, nerden başlamalı, nasıl yapmalı soruları ile beyin fırtınası yaşayan bizler. Birileri tarafından yalnızlaştırılmaya, bireyselleştirilmeye çalışılan, ne yapmalı da ilim meclislerinden uzak durmamalı nasıl yapmalı da bir mecranın hakkını vermeli düşünceleri ile medcezirler yaşayan bizler.

Bazen yoğun heyecan ve iştahla bir gruba dahil olup bir süre sonra başka bir mecraya zıplayan serçe misali bizler. Ya grubun yöneticisini ya grup içindeki kardeşleri ya da grubun gidişatını beğenmeyip içinde büyüttüğü kıvılcımı ufak bir zıtlaşmada volkan yapan bizler. Yahut  sessizce sıyrılıp başka hülyalara dalan bizler.

Bizi aldatan şeyler nedir? Daha afili afişler mi, yapılacak dersin adının atölye olması mı, katılacak kişi sayısının fazlalığı mı? Bugünün insanı olarak değer verdiğimiz şeyler nedir?

Yirmi dört saate sığamayacak işlere kırk sekiz saatlik yükler omuzlanıyor.

 Okuma grupları, müzakere grupları, atölyeler, seminerler, canlı dersler hepsi ama hepsi çok güzel hepsinde de olmalıyım iştahı ya bizleri eşten ya evlattan ya da mutfaktaki pişen yemekten alıkoymuyor mu? Ya komşulara mesafe koymak yahut akraba ile ilişkileri kesmek kaçınılmaz bir hal almadı mı? 

Daldan dala konan serçe gönlü ile hocadan hocaya, dersten derse, seminerden seminere konan hatta bir öncekine vefalı olmayı unutan bir nesil yetişiyor demek istemiyorum. 

Tüm bunlar aslında bizim içimizdeki hırstan ve her yerde olma arzusundan kaynaklı bir şehvet sorunudur. Bu da sinsi bir hastalık türüdür. Yarım kalan kitaplar, yarım kalan dersler zihnimizde açılmış bir dosyadır. Bu da gücümüzü zayıflatan, zihnimizi dağıtan büyük bir faktördür.

Ey  yirmi birinci asrın maymun iştahlı serçesi, konduğun dalda sabit kal. Kal ki; başta nefsinin hakkını, ailenin hakkını ve diğer insanların hakkını yerine getirmiş olasın.

Bir de bu asrın baykuşları meşhur. Tünediği damda ölünceye kadar ant içmeye yeminli olanlar. Her türlü yeniliğe, gelişmeye, farklılığa kapalı olanlar. Bunlara hiçbir şey beğendiremeyiz. Bir yazar ismi söylesek topa tutuluruz. Bir kitap tavsiye etsek tekfir ediliriz. Falan hocadan bir görüş beyan etsek reddiyeler havada uçuşur. Bunların işi takip etmek, çok konuşmak ama hayatın içinde yer almamaktır. Bir gruba dahil olduklarında ya ortalığı karıştırıp ifsat ederler yahut tünedikleri damdan yani kendi meşreplerinden başka bir görüş kabul etmezler. Ufku dar, yelpazesi dar olan bu baykuş misali zihniyetler modern cahiliyenin taassup ehlidir.

İtidal hayatın içindeki ölçüdür. 

İbadette itidal

Sevgide itidal

Düşmanlıkta itidal

Sevinçte itidal

Hüzünde itidal

Beklentide itidal

Söz ve davranışlarda itidal

Bunların her birinin Hz. Peygamber’in (sas) dünyasında bir hadisi yahut sahabenin dünyasında bir karşılığı vardır.

Her bir itidalli davranış, işin hakkını vermektir. Fazilettir. Erdemdir. Her bir aşırılık ise zulümdür. 

Ne serçe ol daldan dala kon. Ne de baykuş olup bir dama kon.

 Yirmi birinci asrın biz gençlerine! Ne olursa olsun aşırılıktan uzak durmalıyız. İtidali hayatımıza esas almalıyız. Allah Rasulü’nün (sas) rehberiyetinde yolumuza revan olmalıyız ki menzile varabilelim. Bizim asıl menzilimiz Darû’s Selâm  olan Selâm yurdudur.

Sözlerimin bidayetini Allah Rasulü’nün (sas) mübarek sözleri ile başlattığım gibi nihayetini de tabiinden olan tarihçi bir alim Vehb bin Münebbih’in (rh) rivayeti ile sonlandırıyorum.

‘’Her şeyin iki ucu, bir ortası vardır. Bu uçların birinden tutuluyorsa, diğer uç ağır basar; ortasından tutulursa iki uç da dengede kalır. Öyleyse siz her şeyin ortasından tutmaya çalışın.’’(2)

(1) ( Müslim, İlim, 7; Ebû Davûd, Sünnet,5)

(2) ( Heysemî, mecmau’z- Zevaid, 8/12)

ŞADİYE TAŞÖZ

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir