Ramazan Rehberi/7.Bölüm

RAMAZAN KALP AMELLERİ AYIDIR

Kalp, durumu ve tehlikesi büyük bir organdır. Allah celle celaluhu “gözler kör olmaz, asıl kör olan göğüslerdeki kalplerdir” buyurmuştur.[1]Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’ de şöyle buyurmuştur: “Dikkat edin, insanın bedeninde öyle bir et parçası vardırki o salih olursa bütün beden salih olur, o bozulursa bütün beden bozulur. Dikkat edin o et parçası kalptir.”[2]

Ramazan ayı gelince insanlar bedeni amellere önem veriyor. Bu faziletli ayda kalp amelleri ile ilgilenenler az oluyor. Öyle ki kalp amelleri, beden amellerinden daha değerli ve üstündür. Hatta bedeni ameller kalbi ıslah etme, düzeltme, selamete ulaştırma ve sıhhat üzere kalması içindir. Bundan dolayı sahabe, tabiin ve tebe-i tabiin kalp amellerine çokça önem vermiş, kalplerin diriliği ve hastalıkları hakkında birçok söz söylemiş ve açıklamalar yapmışlardır. Kalplerin sıhhatini sağlayıcı amellere de çok sıkıca tutunmuş ve terk etmemişlerdir.

RAMAZAN AYI İLE BAĞLANTILI KALP AMELLERİNİN BİR KISMI ŞUNLARDIR;

İHLAS

Amellerin Allah katında kabul edilmesinin en büyük şartı ihlastır. Allah celle celaluhu şöyle buyurmuştur: “Halbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri emrolunmuştu.”[3]

Şer’i açıdan oruç, fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar yeme içme ve benzeri orucu bozan herşeyden uzak durarak Allah’a kulluk etmektir. Örfen oruç tutan bu orucu ile Allah’a kulluk etmiş olmaz. Allah oruçlunun sevabının kat kat olacağını o kişinin ihlasına bağlamıştır. Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadiste Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Âdem oğlunun tüm amelleri kendisinindir. Her bir iyiliği on katı ile karşılık bulur. Allahu Teala; oruç hariç onun karşılığını vermek bana aittir. Kulum benim için yeme içmesini terk etmiştir” buyurur.[4]

Allah’ın diğer ameller içinden orucu kendine has kılması orucun Allah katındaki değeri, orucu sevmesi ve oruçtaki ihlastandır. Çünkü oruç kul ile Rabbi arasında bir sırdır. Bunu da sadece Allah bilir. Oruç tutan biri, kimsenin olmadığı bir yerde istese yemek yiyip bir şeyler içebilir. Tek başına olduğunda dahi bir Rabbi olduğunu bildiği için böyle bir şeye yeltenmemektedir. Çünkü Allah bunları ona haram kılmıştır. Allah için ve cezasından korkarak bunları terk etmiştir. Bundan dolayı ihlasın karşılığını vermek amacıyla Allah orucu kendisine has kılmıştır.

SELEFİN İHLAS HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

İhlas; ibadette sadece Allah’ı birlemektir.

İhlas; mahlukatın bilgisinden ameli uzak tutmaktır. İhlas; Allah’a yönelmekle insanları unutmaktır.

TAKVA

Takva aslen kalbi bir ibadettir. Allah celle celaluhu “Allah’ın sembollerini yüceltmek kalplerin takvasındandır” buyurmuştur.[5] Orucun hikmetlerinden biriside takvaya sebep olmasıdır. Allah celle celaluhu şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizede farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız.[6] Oruç takvaya sebeptir. Çünkü meşru kılınmış oruç ile midenin boş olması kalbi zikir ve fikre yöneltir ve buna hazırlar. Bu hal takvanın en büyük sebeplerindendir.

Fahruddin Razi şöyle demiştir: “Umulur ki sakınırsınız” ifadesi ile Allah orucun takvayı meydana getirdiğini beyan etmiştir. Çünkü oruçta şehvetin kırılması ve hevanın yok olması vardır. Oruç küstahlıktan, azgınlıktan ve fuhuştan alıkoyar ve dünya lezzetlerini değersiz kılar. Oruç midenin ve fercin şehvetini kırar. İnsanlarda bu ikisi için çalışmaktadır. Başka bir misalde şöyle söylenmiştir; kişi karnı ve fercinin ihtiyaçlarını gidermek için çalışır. Her kim çokça oruç tutarsa bu iki ihtiyacı azalır ve kendisinin de bu ikisine ihtiyacı hafifler. Oruç kişiyi haram ve fuhuştan uzak tutup dünyaya bağlılığını da azaltır. Bu iki durumda takvayı elde etmenin en genel sebepleridir.[7]

Bir adam Malik bin Dinar radıyallahu anh’a kalbinin katılığından şikayet edince ona; “oruca devam et, yinede kalbinde katılık hissedersen namazdaki kıyamını uzun tut, buna rağmen yine de kalbinde katılık hissedersen bu sefer yemeği azalt“demiştir.

İbrahim el Havasşöyle demiştir: Kalbin ilacı şu beş şeydedir:

Tefekkür ederek Kur’an okumak, Midenin boş olması. Gece namazı.

Seher vaktinde Allah’a yalvarıp yakarmak. Salihlerle oturup kalkmak.

SELEFİN TAKVA HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

Talk bin Habibdedi ki: Takva; Allah’a itaat ederek, Allah’tan bir nur ile ve Allah’tan sevap umarak amel etmen, Allah’a karşı günahı, Allah’tan bir nur ile Allah’ın cezalandırmasından korkarak terk etmendir.

Ruzbari dedi ki: Takva; seni Allah’tanuzaklaştıran her şeyden uzak durmandır.


İbni Mesudradıyallahu anh’ten “Allah’tan gereği kadar sakının.[8] ayeti hakkında; Allah’a isyan edilmeden itaat etmek, nankörlük yapılmadan O’na şükretmek ve unutulmadan Allah’ı zikretmektir, dediği nakledilmiştir.

SABIR

Sabır kalbin en büyük ibadetlerinden biridir. İnsan Allah’a ibadette, günahlardan kaçmada ve Allah’ın kaderinde sabırlı olursa şüphe ve şehvetten de uzak olur. Ramazan ayı sabır ayıdır.

İbn Recep rahimehullah dedi ki: Sabır çeşitlerinin en efdal olanlardan biri oruçtur. Oruç sabrın üç kısmını içerir. Öyle ki oruç; ibadette sabır ve haramlardan uzak durmada sabırdır. Çünkü kul Allah için şehvetini terk ediyor ve nefsi bunun için onunla mücadele ediyor. Bundan dolayı hadiste “Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur; Ademoğlunun tüm amelleri kendisinindir. Oruç hariç, o bana aittir ve onun karşılığını ben vereceğim. Kulum yeme içmesini ve şehvetini benim için terk etti.”[9]  Oruçta açlık ve susuzluğun verdiği sıkıntıya karşıda sabır vardır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem oruç ayını sabır ayı diye isimlendirirdi.[10]

Ramazan ayının en büyük alametleri açlığa, susuzluğa ve şehvete karşı sabırlı olmaktır. Teravih namazında başından sonuna kadar imamla namazı tamamlamakta sabrın alametlerindendir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Her kim Ramazanda namazı (teravih) tam olarak kılarsa geçmiş günahları af olur[11]

Geçmiş günahların affedilmesi ancak Ramazan ayının tümünde her gün namazları cemaatle ve teravihi kılmakla gerçekleşir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem “kişi imam namazı bitirene kadar ona tabi olup namazı kılarsa bir geceyi namazla geçirmiş sevabı alır” buyurmuştur.[12]

Ramazan’da sabrın diğer bir alameti ise Kur’an tilavetine, Kur’an öğrenip öğretmeye, Kur’an dinlemeye, tefekkür etmeye ve zamanı Kur’an ile geçirmeye sabretmektir.

SELEFİN SABIR HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

İmam Ahmed dedi ki: Sabır Kur’an da yaklaşık doksan yerde zikredilmiş ve ümmetin icma-ı ile vaciptir. Sabır imanın yarısıdır. İman iki kısımdır; yarısı sabır diğer bir yarısı da şükürdür.

Cüneyd dedi ki: Sabır, yüzü ekşitmeden acıyı yudumlamaktır.

Sabrın şikâyet etmeyi terk etmek olduğuda söylenmiştir.

Amir bin Osman dedi ki: Sabır sebat etmek ve belaları sakin ve hoş karşılamaktır.


[1]Hac 46.

[2]Muttefekun Aleyh.

[3]Beyyine, 5.

[4]Müslim.

[5]Hac, 32.

[6]Bakara, 183,

[7]Razi tefsiri

[8]Ali İmran 102

[9]Muttefekun Aleyh.

[10]Camiu’l Ulum ve’l-Hikem

[11]Muttefekun Aleyh.

[12]Ahmed ve Sünen Ashabı.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir