Ehli Kuran – Doğru İslam
Değerli bir kardeşim bu kesiti; “Selamun aleyküm hocam videoyu sonuna kadar izler misiniz?” notuyla gönderdi. Ben de aşağıdaki revize cevabı yazdım.
https://www.facebook.com/aldiyai/posts/2082078188633079
Aleyküm selam
Bu adamın söylediklerini dikkatle dinleyin. Bunun içinde bulunduğu güruh, adına yarı mealci dediğimiz mevcut hadis inkârcıları arasında tabiri yerindeyse en olumlularıdır. Bizim bazı hoca ve kanaat önderleri ile hala meseleyi anlamamış çoğu gencimizin de, beşeri düzenlere karşı tevhidi bir duruş sergiliyorlar düşüncesiyle kendine yakın hissettiği hatta bazı hocalarımızın vefa borcu duyduğu güruhtur bunlar. Yani en iyisi diyebileceğimiz bunlar ise, gerisini siz kıyaslayın artık.
Adam Ehli Kuran diye fikri açık ve net, bir müktesebatı olan bir akımın varlığını iddia ediyor. Küresel emperyalizm ve yerli işbirlikçileri olan yerel küfür, şirk ve tuğyanî sistemlere karşı durabilecek tek yapının da ancak onlar olduğunu ileri sürüyor. Hâlbuki bu şahsında da iddiası olan kendini ehli Kur’an diye nitelendirenlerin çok önemli bir kısmı, zaten küfür, şirk ve tuğyanî sistemlerin elemanıdır. Ardından alaylı bir edayla Ehli Sünnet ve Ehli Sünnet kapsamında görülen bir takım alt kolları sayarak bunların hâkim kıldığı İslam’ın vatan, ulus, devlet üzerine bina edilmiş düşünceler olduğunu iddia ediyor. Adam kendini alamıyor, “Kur’an dışı vahye inanan”, o da kendisini kesmiyor, “Kur’an dışı vahye inananları mü’min görenler, müslim görünler, Ehli Sünneti ve diğer fırkaları hala müslim görenler”, sistemin hapsettiği Müslümanlar için, “Kur’an’daki Müslümana uymuyor o hapsettiği kişi, o Ehli Sünnet, ehli selefi dini mensubu” diyerek bütün Müslümanları kâfir ilan ettikten sonra, kendisi gibi Müslümanları kâfir ilan etmeyen hemfikirlerini de gözden çıkarıyor.
Bu kesit en başta, beşeri düzenlere karşı tevhidi bir duruşları var diye bunları kendine yakın hisseden hoca ve diğer gençlerimize hediye olsun. En son birkaç ay önce bir hoca arkadaşıma, “Biz bu adamlarla aynı dine inanmıyoruz” dediğimde, yok aynı dine inanıyoruz da … diyerek bana itiraz etmişti. Bu kesit, İslami davet sahasında çalışma yapan sözünü ettiğim hoca arkadaşıma da hediye olsun. Sahi aklıma geldi tekrar, siz hangi İslam’a davet ediyorsunuz, Ehli Sünnet değil miydi?!…
Tabi en başta bu tipleri hocam diyerek adam yerine koyanlar utansın, adam ne dediğini bile bilmiyor ki. En katı tekfircileri de aşmış, kendi gibi birkaç dalalet ehli dışında iman ehli yok diyor. Dahası, niteleyici bir vasıf olarak Ehli Sünnet ve Cemaat şeklinde tavsif edilen ümmetin içindeki ilmi farklılıkları ağızlarına meze yaparlarken, kendi gibileriyle tek ortak noktaları, diğer bir ifadeyle ittifak ettikleri tek husus, Sünneti – hadisleri kısmen veya tamamen inkâr etmektir. Onun dışında Kur’an’ın arkasına saklanan bu hevaistlerin her birisinin ayrı bir iddiası vardır. Cinlerin inkârından, namazın inkârına kadar, birisinin iman ettiğine diğeri iman etmiyor. Birisi tevhid, tağut, tuğyan, beşeri sistem falan diyor, Sünnet hakkındaki diğer bir hemfikiri laikliği bile savunuyor.
Ehli Kur’an’ın fikriyatı açıkmış, netmiş, yahu Allah aşkına Sünneti inkâr etmek dışında bir fikriniz mi var ki açık ve net olsun. Ehli Kur’an dediğin kimler oluyor mesela, birkaç örnek versene, birbirinizle ne kadar uyumlu, ne kadar açık ve net olduğunuzu görelim bakalım. Şahsen isimlere takılmam ama örnek olsun diye birkaç tanesini zikredelim, Yüksel’den Ahmet, Mehmet, İslamoğlu, Taslaman ve piyasada İslam’ı yontmak için Kur’an’ı kalkan yapan daha nice zerzevata kadar sizler daha namaz var mı yok mu, varsa nasıl kılınacak konusunda bile bir fikre sahip değilsiniz. Açık ve net olan fikriniz nedir, Peygamber ﷺ’i dinin dışına itmek mi yoksa Müslümanları imandan çıkarmak mı ya da başka bir deyimle bunun dışında açık ve net bir fikriniz var mı?!..
Sonra gelmiş ümmetin içerisindeki ilmi farklılıkları eleştiri konusu yapmaya kalkışıyorlar utanmadan. Anadolu’dan, bu vatandaşın da içinde olduğu güruhun yanına gelen bazı gençler, güruhun başını çeken üç kellenin her birisinden ayrı bir sesin çıkmasını hayretler içerisinde anlattılar bana. Birisi hala şaşkın halde, ya hocam o neydi öyle; baş hocalarının yanına gittik birkaç gün kaldık, o ayrı bir din anlatıyordu. Diğerinin yanına gittik o başka bir din anlattı. Öbürünün yanına gittik, o apayrı bir din anlatıyordu, hayretler içerisinde kaldık ancak kaçıp çıktık dedi. Dahası bu gençler öyle ilmi bir seviyeleri, pek kültürel bir düzeyleri bile yoktu ve bunların birbiriyle olan çelişkilerine hayret etmişlerdi. Üstelik üçü de güya birbirine yakındır. Hangi fikriyat, hangi netlik! Üstelik sizin politik bir söylemle tevhid, tağut, tuğyan diye yanaşıp Sünneti inkar ettirdiğiniz birçok gencin Kur’an’ı hatta Allah’ı bile inkar ederek temelden dinsizliğe sürüklendiğini yakınlarından bizzat dinledim!..
Ehli Sünnet ve Cemaat olarak vasıflandırılan ümmetin 1300 yıllık bir medeniyet tecrübesi var. İnsanlık tarihinde bir emsali daha bulunmayan bir ilmi mirası, Kur’an ve Sünnet esasına dayalı hayatın her sorununa cevap verebilen disiplinleri var. İbadet fıkhından, bütün alanlarını kapsayan bir hukuk sistemine, devletlerarası ilişkilere kadar bir medeniyet için gerekli olan her şeye muhtevi bir nizamı var.
Şimdi adama sormazlar mı? Hadi diyelim bu küfür, şirk ve tuğyanî sistemler, her borazanından ayrı bir ses çıkan ve hiçbir metodu, menheci, ilmi birikimi, medeniyet altyapısı olmayan ehli Kur’an dediğin ne idüğü belirsiz güruh eliyle yıkıldı ve yerine İslami nizam getirildi. Peki, bu İslami nizamın siyasal, sosyal, kültürel, hukuki vs. sistemi ne olacak? Her kafadan ayrı bir ses çıkan sizler, soyut Kur’an metninden hayatın bütün sorunlarına cevap verebilecek bir sistem, ceza hukukundan uluslararası ilişkilere kadar kapsamlı bir hukuk nizamı vb. çıkabilecek misiniz? Sen ve senin gibi onlarca hatta yüzlerce çapsız kelle bir araya gelseniz, ne üretebilirsiniz ki?!…
Mesela Kur’an’dan nasıl bir anayasal sistem, nasıl bir ceza hukuku, ticaret hukuku, idare hukuku, medeni hukuk, yargılama hukuku, iş hukuku, bankacılık hukuku ve bezer sistemler çıkaracaksınız? Bazılarınız Kur’an’ın açık ve net bir şekilde belirlediği örneğin ceza hukukunu bile kabul etmiyor, gerisini nasıl belirleyeceksiniz? Özetle sizin kafayla bir İslami nizam düşünürsek, nasıl bir şey olacak acaba?! Sizler bu kafayla ancak yeni bir beşeri düzen oluşturabilirsiniz. Öyle kamera karşısına geçerek anlamsız laflar ile üç beş kişinin kafasını ütülemek mi sandın sen İslami bir nizamı?!…
Son olarak sizin için yapabileceğimiz, hatırlatma [Gaşiye 88/21] ve Allah’ın en başta peygamberlere defaatle emrettiği üzere [örn Maide 5/92] sadece tebliğ olur. Artık isteyen istediği sözü dinler ve sadece hayrın talibi olan en güzeline tabi olur [Zümer 39/18]. Size diyoruz ki eğer gerçekten Kur’an’a tabi iseniz, eğer gerçekten ehli Kur’an iseniz gelin hep birlikte Kur’an’ı dinleyelim. Zira Kur’an çok açık ve net bir şekilde Allah’tan sonra ve defalarca Resûle itaati emretmekte [örn. Al-i İmran 3/32], onun din konusunda hevasından konuşmadığını [Necm 53/4] ve din adına yaptığı ya da söylediği her şeyin vahiy olduğunu [Araf 7/203] söylemekte, Peygamber ﷺ’in hükmüne içten razı olmadan iman etmiş olunamayacağını [Nisa 4/65] belirtmekte, Resûle muhalefet etmemeyi, müminlerin yolundan çıkmamayı emretmekte aksi halde sadece cehennemlik olunacağını [Nisa 4/115] söylemekte, Peygamber ﷺ’in Sünneti’nin ötesinde, Allah’ın rızasına giden yol olan dini doğru anlama ve yaşamanın yolu, ilk nesllerin yolundan gitmek olduğunu [Tevbe 9/100] ifade etmekte, her alanın bilginleri olduğunu [Zümer 39/9] belirtmekte ve sizi aşan konuları bilginlere sorulmasını emretmektedir [Nahl 16/44 – Enbiya 21/7].
Bundan sonra artık helak olacak (küfre düşecek) olan açık beyandan helak olsun, hayat bulacak (iman edecek) olan da açık beyandan hayat bulsun [Enfal 8/42]. Kur’an ve Sünnet ile hidayete tabi olanlara selam olsun [Taha 20/47].
Burhanüddin Aldiyaî