Kahine gidip söylediğini tasdik eden kimsenin hükmü nedir ?

من أتى كاهنا فصدقه بما يقول فقد برئ مما أنزل الله على محمد

Allah Rasulü (عليه الصلاة والسلام) dedi ki:

“Kim bir kahine gider ve söylediği (verdiği haberi) tasdik ederse, o Allah’ın Muhammed üzerine indirdiğinden beridir”

Ebu Davud, es-Sunen 135

Hakaze yine bu rivayet

فقد كفر بما أنزل على محمد

“O Muhammed’e indirilene kafir olmuştur”

Şeklinde de, gelmiştir.

Hadisin isnad cihetiyle çok detayına inmiyeceğim. Çok kısa olarak rivayetin zayıf olduğunu belirteyim.

Ebu Hureyre’den bu rivayeti nakleden Ebu Temime el-Huceymi’nin Ebu Hureyre’den işittiğine dair bir bilgi yoktur. Bu da rivayette inkita olduğunu gösterir.

İmam Tirmizi Ebu Temime’nin bu rivayette Ebu Hureyre’den teferrüd ettiğini naklettikten sonra dedi ki ;

وضعف محمد هذا الحديث من قبل إسناده

“Muhammed (İmam Buhari) bu hadisi isnad cihetiyle zayıflamıştır”

Sunen, et-Tirmizi 135

لا يتابع في حديثه ولا نعرف لأبي تميمة سماع من أبي هريرة

İmam Buhari (رحمه الله) dedi ki:

“Ona (Hakim el-Esremi’ye bu) hadisinde kimse tabi olmamıştır. Ebu Temime’nin Ebu Hureyre’den işittiğini bilmiyoruz”

İbn Adiyy, el-Kamil fi’d-Duafa 2.cilt syf 512

وهذا رواه جماعة عن ليث بن أبي سليم عن مجاهد عن أبي هريرة موقوفا

Ukayli (رحمه الله) dedi ki:

“Bu (hadisi) bir cemaat Leys bin Suleym’den, o Mucahid’den, o da Ebu Hureyre’den mevkufen nakletmiştir”

Duafa’ul-Kebir 1.cilt syf 317

Yazıyı uzatmamak adına bu kadarı yeterlidir. Bu isnad açısından rivayetin durumudur.

Kahine gidip söylediğini tasdik edenin hükmüne gelecek olursak, bu fiil kişiyi dinden çıkaran bir fiil değildir.

İlim ehli icmaen bunun küfür olmadığını, haricilerin ve mu’tezilenin bunu küfür saydığını söylemişlerdir.

Not: Mu’tezile ve hariciler arasında isimlendirme olarak biri kafir öteki fasık dese de, fark yoktur. Bu lafzi bir hilaftır.

İlim ehli bu hadis olsun ve bunun gibi küfür ve şirk lafızları bulunan bazı hadisler olsun misal ‘Allah’tan başkasına yemin eden küfre girer, muska takan küfre ya da şirke girer, kadınına ardından yaklaşan küfre girer, kardeşine kafir diyen küfre girer, müslümanla savaşmak küfürdür’ rivayetleri ve benzeri rivayetler hususunda iki kavle gitmişlerdir.

Not: Bu hususta başka teviller de yapılmış olsa da Ebu Ubeyd bunların batıl olduğunu söylemiştir.

1. Bu tarz rivayetler tağliz babındandır.

Bunu İbn’ul-Munzir ve İmam Tirmizi söylemiş ve ilim ehline de böyle nisbet etmişlerdir.

İbn’ul-Munzir kahin ile ilgili bu rivayeti

ذكر التغليظ فيمن أتى امرأته حائضا

“Kadınına hayzlı ile yaklaşan kimsenin korkutulması/sakındırılması babı”

Altında zikretmiş, ardından kefaret olarak tasadduk gerektirdiğine dair ilim ehlinden kaviller zikretmiştir.

el-Evsat, 2.cilt syf 209

Küfür hususunda kefaret konuşulmaz, bu hususta hilaf yoktur.

وإنما معنى هذا عند أهل العلم على التغليظ

İmam Tirmizi (رحمه الله) dedi ki:

“Bu (hadisin) manası ilim ehlinin yanında, ancak tağliz (sertlik/sakındırmak) üzeredir”

Sunen, et-Tirmizi 135

Hakeza yemin hususundaki rivayeti naklettikten sonra dedi ki ;

وفسر هذا الحديث عند بعض أهل العلم أن قوله فقد كفر أو أشرك على التغليظ والحجة في ذلك حديث ابن عمر

“İlim ehlinin yanında bu hadis (şöyle) tefsir edilmiştir : (bu rivayete ki) ‘kafir olmuştur ya da şirk koşmuştur’ kavli, tağliz (sertlik-sakındırma) üzeredir. Bunun delili de İbn Ömer (Ömer’in babasıyla yemin edip küfre girmemesi) hadisidir”

Sunen, et-Tirmizi 1535

2. Bu rivayetler zahiri üzere küfürdür, lakin küfür İslam hukukunda ikiye ayrılır. Kişiyi dinden çıkaran küfürler ve çıkarmayan küfürler ya’ni ma’siyetler.

İlim ehlinin geneli bu tarz hadislerin kişiyi milletten çıkarmayan küfürler (ma’siyetler) olduğunu söylemiştir.

İbn Batta el-İbane’de bu hadisinde içinde bulunduğu meşhur bütün rivayetleri, şu bab başlığında nakletmiştir ;

باب ذكر الذنوب التي تصير بصاحبها إلى كفر غير خارِج عن الملة

“Sahibini milletten (dinden) çıkarmayan küfürlere götüren günahların zikri babı”

İbanet’ul-Kubra 2.cilt syf 723

Ebu Ubeyd bu tarz rivayetler hususunda insanların dört sınıfa ayrıldığını, dört farklı tevil ile tevil ettiklerini, bunların hepsinin batıl olduğunu zikretmiştir.

Not: Ebu Ubeyd bunların tağliz olduğunu söyleyenlerin de batıl tevil ettiklerini söylemiştir.

Ebu Ubeyd bunların kişiyi dinden çıkaran küfürler olduğunu haricilerin söylediğini söylemiş ve akabinde şöyle demiştir ;

وإن الذي عندنا في هذا الباب كله أن المعاصي والذنوب لا تزيل إيمانا ولا توجب كفرا ولكنها إنما تنفي من الإيمان حقيقته وإخلاصه

“Bu babın hepsinde Bizim yanımızda olana gelince ; Ma’siyetler ve günahlar ne imanı götürür ne de küfrü gerekli kılar. Velakin (bunlar) imandan hakikatini ve ihlasını nefyeder”


Kitab’ul-İman, Kasım bin Sellam syf 70-78

Hallal bu tarz rivayetleri ameli iman’dan saymayan, onun artıp azaldığını inkar eden irca ehline reddiye sadedinde zikrederken, haricileri de reddetmiştir.

Hallal, es-Sunne 4.cilt syf 97

Lalaka’i bu rivayet ve benzeri rivayetlerin kişiyi helal saymadıkça dinden çıkarmadığına dair haricilere reddiye sadedinde zikretmiştir.

Şerhu Usuli İ’tikad 6.cilt syf 1093-1102

Bu hususta ne ehli hadisin ne de sonrakilerin arasında bir tartışma söz konusu değildir.

Bazıları bu tarz şeylerin kişiyi dinden çıkardığı söylemişlerdir.

Bunun sebebi de bunlar yapılan eylemden ziyade kişinin fiilinin lazımıyla hükmetmişlerdir.

Şöyle ki ; Bunlar diyorlar ki kahin gaybdan haber veren kimsedir. Gaybı bildiğini iddia eden, tağuttur. Bunu tasdik eden de onun gaybı bildiğini ya’ni ilahlığını tasdik etmiştir, bu da küfürdür.

Halbuki bir kimse kahin olsun ya da olmasın, bir kimsenin mutlak manada gaybı bildiğine İ’tikad ederse, kahine gitse de gitmese de kafirdir.

Müslüman kimse gaybı mutlak manada Allah’tan başkasının bilmediğine iman etmiş ve bundan dolayı bu ismi almıştır.

Kahine geline ; Kahinler mutlak manada gaybı bildiğini iddia eden kimseler değillerdir. Bunlar kendilerine cinler tarafından haber verildiğini zannederek, bazısı doğru çoğu yalan olan şeyleri haber veren kimselerdir. Müslümanlar kahinin mutlak manada gaybı bilmediğini, kayıp şeyleri bulmak gibi durumların cinler tarafından kahine haber verildiğini ya da kahinin böyle iddia ettiğini bilirler.

Böyle haberlerin tasdikinin küfür olmadığı akıl sahibleri tarafından tartışılan bir mesele değildir.

الكهان يكذبون تارة ويصدقون أخرى

İbn Teymiyye (رحمه الله) dedi ki:

“Kahinler (gaybdan) bazen yalan, bazen de doğru haber verirler”

Mecmu’ul-Feteva 1.cilt syf 84

Yine İbn Teymiyye bunların şeytanlardan alıp verdiklerin haberlerin, çoğu yalan olur demiştir.

Mecmu’ul-Feteva 1.cilt syf 359

Hakeza İbn Teymiyye kahinlerin verdikleri çoğu yalan, azı doğru olan bu gaybi bilgileri şeytanlardan aldıklarını söylemiş, buna İmam Buhari’nin naklettiği bir hadisi delil almıştır.

Mecmu’ul-Fetava 11.cilt syf 283

Hakeza İbn Teymiyye kişinin kahine gidip soru sormasının ikiye ayrıldığını, onlardan aldığı haberin tasdikine gelince ; Bu Haramdır, lakin onları imtihan etmek, söylediklerinin batılı göstermek için gidip soru sormasının ise caiz olduğunu söylemiştir.

Mecmu’ul-Fetava 19.cilt syf 62

Meselelere mu’tezile ve kelamcılar gibi akli yaklaşımlar, müslümanların sakınması gereken işlerdendir. Yoksa burada olduğu gibi, farkında bile olmadan haricilerin ve mu’tezilenin yoluna suluk ederler. Rabbim bizi o necislerin yoluna suluk etmekten muhafaza etsin.

Allah en doğrusunu bilendir.

Şura’nın Babası Mes’ud

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir