İsmet Özel’in Zararları

Bismillahirrahmanirrahim

Bu yazıyı İsmet Özel’in, Müslümanlara ve İslami harekete olan zararından sakındırmak üzere kaleme alıyorum. Bu şahısta şayialarla abartıldığı kadar olmasa da alınacak bazı faydalar olmakla beraber Müslümanların itikadına, menhecine, hakikat algısına, kıyaslama isabetine ciddi zararlar verecek fahiş yanlışlar da bulunmaktadır. Bu sebeple yanlışlarından sakındırmadan asla övülmemeli, tavsiye edilmemelidir.

İsmet Özel Kimdir? 1944 doğumlu olan İsmet özel, 1960’lı yıllarda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuduğu dönemde Komünistken Türkiye’de solculuğu derinden etkileyen 12 Mart sürecinde inzivaya kapandı ve ardından 1974’te yayınladığı Amentü şiiriyle Müslüman olduğunu kamuoyuna ilan etti.

İsmet Özel, fikri alt yapısı olmayan ve boş temellere dayanan bir kişidir. Fakat onun başarılı şairliği, fikirlerine ve söylemlerine teveccühün artmasına sebep olmuştur.

1978’de yayınladığı Üç Mesele isimli kitabında, o güne kadar bu ülkedeki dindar insanlarda yerleşik anlayış olan “Batı’nın teknik gelişimini alalım, bunu alırken de ahlakından sakınalım” düşüncesinin yanlışlığını vurgulayıp, teknik ve ekonomik işleyişlerin belli bir hayat tarzını da kaçınılmaz olarak oluşturduğunu ve taşıdığını vurguladı. Bunun dindar insanlara yeni bir ufuk açması İsmet Özel’e sempatiyi artırdı.

Aynı minvalde okurları tarafından başarılı bulunan kitaplar yazmaya devam eden İsmet Özel 1980’li yıllarda Milli Görüşle çalışsa da daha sonra onları eleştirerek onlardan ayrıldı. Özel TV ve radyoculuğun geliştiği 1990’lı yıllarda sık sık televizyon ve radyo kanallarında konuşan İsmet Özel, Yeni Şafak’ta da yazdı. 4 Ağustos 2003’te Milli Gazete’de yayınlanan ‘Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı’ yazısı İsmet Özel’in bir başka kırılması oldu. Bu yazısında İsmet Özel 1974’ten beri onun ifadesiyle “bilinçlendirmeye çalıştığı İslami kesimi” kendisini anlamamakla ve aslında kendisine onun istediği kadar değer vermemekle suçladı ve “Ben sizin durduğunuz yerden tedirgin oldum, başka yere gidiyorum” dedi. Bu tarihten itibaren Türkçülük vurgusunu artıran İsmet Özel’in İslami açıdan eleştirilen sözleri ve tavırları daha çok bu döneminde olmuştur. Değişimine paralel fikriyatta olan İstiklal Marşı derneğini 2007’de kurdu.

İsmet Özel’in Taşkın Şair Ruhu

Şairlik genellikle taşkın bir hal ve ruhla yapılır. İsmet Özel’in şiirlerini okuyan, İsmet Özel’in ortalama bir şairden çok daha fazla taşkın bir karaktere sahip olduğunu görmelidir. Bu derece taşkın karakterle fikriyat üretmeye çalışmak ise çelişkili hatta delice şeyler ortaya çıkaracağından
zararlıdır.
İsmet Özel, geçmişten bu yana Türkiye’de İslamcılığın İslami, ilmi birikimi olmayan şairler öncülüğünde yürütülmesine olan eleştiriye uygun bir örnektir. Bu kimselerin edebi başarısı hakikatte içerik yanlışlarını iğne ucu kadar doğru yapmaz ama maalesef insanların yanlış algısında edebi başarılar, içeriği de doğru kılmaktadır. Bu yanlış anlayış hakkında da uyarıda bulunulmalıdır.

İsmet Özel’in Kibri ve Cehaleti

İsmet Özel’in herhangi bir konuşmasını izleyen ne kadar kibirli olduğunu görür. Bunu uzun uzun açıklamaya ihtiyaç dahi duymuyorum. Çünkü İsmet Özel hayranları bile bunu kabul ediyorlar. Kibirli insan öğrenmeye kapalıdır, şımarıktır ve hatta sorumsuzdur. İsmet Özel’in yukarıda değindiğim 4 Ağustos 2003 tarihli yazısını internetten bulup okumanızı tavsiye ederim. Bu yazıda İsmet Özel’in ne kadar kibirli olduğuna ve bu kibrinin ona ne yanlışlar yaptırdığına numunelik bir örnektir. Bir kimse Türkiye’deki İslamcılığı beğenmeyebilir, fakat bunun çaresi kibirlice ifadelerle ‘ben başka yere gidiyorum’ demek değil aksine yanlışların ıslahı için çalışmaktır. Ayrıca bu yazıda ve diğer pek çok yazı ve konuşmasında İsmet Özel insanların kendisini yüceltmesini istediğini, yüceltilmediği yerde durmayacağını saklamamaktadır.


İsmet Özel kendini çok bilgili sanmasına rağmen yarım asırdır üzerine konuştuğu dinin cahilidir. Pek çok Batılı dil bilen Özel Arapça bilmemektedir. Kaynakları Batılı olan Özel, İslam üzerine değil onun kadar biraz konuşacak kimselerin okuması gereken kaynakları zahmet edip
Türkçeden bile okumuş değildir. Çünkü İsmet Özel ile bu konuyu konuşan kişilerin aktardığına göre İsmet Özel böyle şer’i ilmi faaliyetleri boş uğraş gibi görmekte, İslam hakkında bilgi sahibi olmadan İslam hakkında atıp tutmak istemektedir. Batı’dan haberdar olmak da elbette güzel bir şeydir ama sadece şer’i meselelerde konuşacakların değil toplumsal konularda konuşacak olanların da şer’i ilimlere bir vukufiyeti olması gerekmektedir.

İsmet Özel’in Hakikatlerle İstediği gibi Oynaması

İsmet Özel bağlamında en zararlı ve diğer sorunlarının da kaynağı gördüğüm şey, hakikatlerle istediği gibi oynayabileceği, oturmuş kavramları değiştirebileceğine dair kibirli ve şımarıkça tavrıdır. Örneğin Türk’e Müslüman anlamı yüklemekte, tüm Müslümanları Türk olmaya mahkum etmekte, Komünist olmadan Müslüman olunamayacağını, her Türkün Komünist olduğunu iddia etmektedir.

İsmet Özel Komünizmi, kendince ferdin bütünü / toplumu düşünmesine indirgemekte ve bunun üstüne bu hezeyanlarda bulunabilmektedir. Halbuki Komünizm bundan ibaret değildir ve Komünizmi kabul eden kişi İslam’ın bir sürü şeyini mecburi olarak reddetmek zorunda kalacağından İslam dairesinde kalması mümkün olamaz.

Hatalı “Şu olunmadan Müslüman olunamaz!” mantığı bir çok yerde uygulanabilir. İsmet Özel’in bu yaptığına göre Demokrasiyi şura ile benzerliklerine indirgeyip “Demokrat olunmadan Müslüman olunamaz” demek çok daha az saçmadır. Hatta aynı mantıkla İslam’ın zimmet ehline verdiği hürriyet bağlamında “laik olunmadan Müslüman olunamaz” da denilebilir.
Hatta ve hatta bu mantıkla Musa ve İsa peygamberler, Hristiyanlık ve Yahudilikle İslam arasında diğer benzerlikler üstünden “Yahudi / Hristiyan olunmadan Müslüman olunamaz” sözü neden yanlış olsun?
İsmet Özel taraftarları bu gibi durumlarda hemen “Siz İsmet Özel’i anlamıyorsunuz, o onu kast etmedi, Komünizm’e kendi yüklediği anlamı kast etti” diyorlar.

Ben de bu kimselere biz de ‘demokrasiye, laikliğe hatta Hristiyanlığa ve Yahudiliğe istediğimiz anlamı yüklüyor ona göre konuşuyoruz’ dersek? Bu yapılan hakikatle oynamaktır. Hakikat ile oynamak bir ismi de el-Hak olan Allah’a karşı gelmektir. Fıtri akılla, doğruluğu kesin olan akıl yürütmeyle sabit olan bir şey İslam’la da sabit olmuş hükmündedir. Bu kadar basit akli, hakiki şeyleri yok saymak İslam’a doğrudan muhaliftir.

Üstelik bu söylemler, diğer insanlarca bu kavramların oturmuş ve aslında doğru da olan anlam ve kapsamlarıyla anlaşılmaktadır. Yanlış indirgemeler üstünden İslam Komünizmle, Demokrasiyle ve diğer herhangi bir beşeri ideoloji ya da sistemle bağdaşır, dendiğinde karşıdaki kitle bunları indirgenen anlamlarıyla değil genel olarak kullanılmakta olan anlamalarıyla anlamaktadır ki bunun ifsadının ne olacağına değinmeye gerek bile görmüyorum.

İsmet Özel dediklerini haklı çıkarabilme uğruna ileri derecede safsata kabilinden kıyaslar yapıyor. Fıkıh usulünde de işlendiği üzere iki şey arasında muhakkak benzerlikler ve farklılıklar vardır. Bir şeyin hükmünün diğer şeye geçebilmesi için o bağlamda illet ortaklığı gerekir. Bir şeyin diğer şeye kıyas yapılıp yapılamayacağını tespit için mevzubahis illetin ortak mı olduğunu veya farklı tarafa mı düştüğünü tespit etmek gerekir.

İsmet Özelin şimdi vereceğim konuşma kesiti aslında İsmet Özel’in nasıl çıldırmışçasına safsata yaptığına, yanlış bilgiler verdiğine, ona neden itibar edilmemesi gerektiğine dair tek başına yeterlidir:

Özel, elinde hiçbir delil olmamasına rağmen Erbakan’ın siyasete Nazi artıklarınca sokulduğunu iddia ediyor. Söyler mi acaba kimmiş bu Nazi artıkları, yoksa İsmet Özel yine tarihle bile istediği gibi oynayıp saçmalayabilme hakkını kendinde gördüğünden mi böyle konuşabiliyor?

Delil olarak yegane verebildiği şey Hitler’in rejiminin adını ‘Üçüncü Reich’ olması. Reich, Almancada Özel’in dediği gibi refah / zenginlik anlamında kullanılsa da buradaki kullanımda anlamı devlet anlamındadır. Kaldı ki refah / zenginlik anlamında olsa bile bu kadarcık bağdan Erbakan’ın Refah Partisi’nin Nazilerce kurulduğunu iddia etmek nasıl delice bir safsatadır.

Daha trajikomiği ise Gazze Şeridi’ndeki Refah Mülteci Kampı’na değinip yine isim benzerliğinden buranın da Nazilerle bağlantılı olduğunu imasıdır! İsmet Özel’in bu dediğinin milyonda bir doğru olma ihtimali olabilmesi için bu yere Nazilerin ardından Refah denmesi gerekir. Halbuki antik Mısır kaynaklarından anlaşılan bu yerin ismi antik Mısır’dan bu yana binlerce yıldır Refah’tır.

İsmet Özel ve Türkçülük

İsmet Özel bildiğim kadarıyla Türkçülük vurgusunu 2003’te duyurduğu kırılmanın ardından başlattı. İsmet Özel kısacası Türk ve Müslüman anlamlarını eşitleyerek Müslüman olmayan Türk olmayacağı gibi Türk olmayan Müslüman olmayacağını ima ediyor. En azından bunu bu ülkede kesin gördüğü gibi diğer ülke Müslümanlarını Türklüğü kabul etmedikleri takdirde küçümsüyor:
https://www.youtube.com/shorts/FjLBlZr_RFM


Bu topraklarda Türkleşmenin İslamlaşma üzerinden gerçekleştiği bir gerçektir. Genetik araştırmalara göre mevcut Türkiye nüfusunun az bir kısmı Orta Asya’dan gelmiş olup çoğunluk Müslüman oldukları için Türkleşen fetih öncesi yerli halk kökenlidir. Bu sebeple Türkiye özelinde Müslüman olmayan bir Türklük iddiasıyla savaşmayı anlar ve tasvip ederim.

Fakat sorun bu iddianın tersine çevrilip Türklüğü Müslüman olmanın veya kaliteli Müslüman olmanın şartı yapmaktadır. Kim ne derse desin bu düpedüz kavmiyetçiliktir. İsmet Özel’i savunanlar İsmet Özel’in bu iddialarıyla ırkçılık yapmadığını, Türklüğü ırka has kılmayıp Türk olmaya çağırdığını savunmaktadırlar. Ben de İsmet Özel’in burada genetik bir ırkçılık yapmadığının farkındayım. Fakat insanları Türk olmaya çağırmak İslam’a uygun mu? Değil.

İslam eğer böyle bir çağrıyı onaylasaydı vahyin ve Rasulullah’ın toplumu olan Araplık için yapardı. İsmet Özel’in Türk’e yüklediği olumlu anlamlarla bir Arap, bir Kürt de kendi kavmine bu anlamları yükleyip herkesi kendi kavminden olmaya çağırabilir, kendi kavmini yüceltebilir. Böyle mi Ümmet olacağız? Biz hangi milletteniz? Kavmiyetlerimizi muhafaza ederek Milleti İbrahim’den olmak neden yetmiyor bize?

Kavmi kimliklerimizin değer yargılarımızı etkilemeye başladığı durumda kavmiyetçilik tuzağına düşmüş ve kasıtsız da olsa İslam’dan ve bazı hakikatlerden mahrum kalmışız demektir. Bu kavmiyetçilik istediği kadar İslam soslu olsun. Eğer böyle bir kavmiyetçiliği İslam’la bağdaştırmak mümkün olsaydı öncelikle Arap-İslam sentezinin meşru olması gerekirdi ki o bile meşru değildir. 20. Yüzyılda Arap milliyetçilerinin İslam soslu söylemlerle Arap milliyetçiliğini dindar halka benimsetme tuzağına pek çok alim Arap milliyetçiliğinden sakındırarak böyle bir milliyetçiliğin İslam’la bağdaşmadığını ve muhakkak İslam’ın bazı şeylerini reddetme içereceğini işlemişlerdir.

Örneğin o dönem, Abdulaziz bin Baz’ın Arap milliyetçiliğinin revaçta olduğu 1960’lı yıllarda yazdığı ‘Naqdul Kavmiyyetul Arabiyye fi Dav’il İslam vel Vaki’ (İslamın ve Vakıanın Işığında Arap Kavmiyetçiliğinin Eleştirisi) adlı meşhur eseri Arapça bilenlere okumalarını tavsiye ederim.

Kısa ama alanında yeterli ve etkili olan bu risaleye değineyim. Müellif eserinde Arapçılık da dahil her türlü kavmiyetçiliğin İslam soslu bile sunulsa İslama, İslamın Ümmet anlayışına, vela ve bera akidesine aykırı olduğunu ve yanında sekülerleşme getireceğini güzelce ortaya koyuyor.
Hatta bu eser Türkçeye Ali Ulvi Kurucu ve Mahmud Cevdet Sezer tarafından 1970’te başlığı ‘İslam Gözüyle Irkçılığın Tenkidi’ olarak değiştirilip çevrilip basılmıştır. Tercümede başlıktan Arap ifadesinin kaldırılması muhtemelen Türkiye’deki Arap düşmanlığını daha da körüklememek ve eleştirilen şeyin Arap kavmiyetçiliğine has olduğunun sanılmaması için yapılmıştır ve isabetlidir. Fakat ırkçılık ve kavmiyetçilik farklı şeyler olduğundan ırkçılık ifadesi yerine kavmiyetçilik ifadesinin kullanılması daha isabetli olurmuş. O dönem İslamcı Araplar arasında Arap kavmiyetçiliğine karşı hassasiyet o dereceye ulaşmıştı ki abartılı olarak el-Urube (Araplık) ifadesini kullananlara bile kavmiyetçi ve seküler gözüyle bakılmaktaydı.

Durum Rasulullah’ın, Kuranın dilinin kavminin kavmiyetçiliği için bu iken İslami iddialı birisi öyle ya da böyle, tamamen sekülerce veya İslam’la sentez yapmaya çalışarak nasıl başka bir kavmin kavmiyetçiliğini yapabilir?
İlkesel olarak hem de tarihi tecrübeyle ortadaki Türk-İslam sentezi gibi hangi kavmiyetçilikle İslam arasında sentez yapılmaya çalışılsa bundan zarar görenin İslam, İslami kimlik olduğu, bu sentezin az ya da çok seküler karakter taşıdığı açık değil mi? Hatta Türk kavmiyetçiliğine tepki olarak gelişen Kürt kavmiyetçiliğine kapılan nice dindar, İslamcı mağduriyet üzerinden bile olsa İslam’ı dava edinmekten vazgeçerek dönüşmediler mi?

İsmet Özel, yukarıda değindiğim gibi Türkler konusunda da hakikatlerle oynuyor. Mesela Türklüğün İslam’la Anadolu’da ortaya çıktığını söylüyor. Halbuki Türk isimlendirmesi Türklerin Müslüman olmasının öncesinde Orta Asya’da mevcuttu. 6. Yüzyılda Orta Asya’da Türk ismini içeren Göktürk Devleti kurulduğunda henüz Rasulullah doğmamıştı. Türklerin bu tarihte Hanif olduklarına dair de elde hiçbir veri yoktur. İslam hakimiyetinin ulaşmadığı Yakutistan’daki Saha Türkleri Türktür ve Müslüman değillerdir. Aynı şekilde Karadeniz’in kuzeyindeki Gagavuzlar Türktür ve Hristiyandırlar. Kimsenin ‘Ben onları Türk saymıyorum’ deme hakkı yoktur çünkü Türklük İslamlaşma ile çıkmamıştır.

Hadislerde ve sahabe sözlerinde Orta Asya’daki Türklerden bahisle Türk ifadeleri geçmektedir ki bu dönemde Türkler henüz Müslüman değildir. İsmet Özel’in bu konulardaki safsatalarını İslami bir hata saymayanlar İslam’ı anlamamış kimselerdir. İslam’da yakini derecedeki hakikatleri inkar, 2 kere 2’nin 5 olduğunu iddia, aklın sarih, fıtri işleyişini bozmaya çalışmak çok büyük bir vebaldir. Çünkü bu alanda akıl ve muhakeme bozulursa vahiy de anlaşılamaz, din de yaşanamaz. Kimsenin dilediği gibi saçmalama, çelişkilere düşme hakkı yoktur, bu doğrudan bir ismi de el-Hakk olan Allah’a kulluğa muhaliftir.

İsmet Özel’in ırkçılık konusundaki ifadeleri de çelişkilidir. Özel sık sık “Allah Türkleri diğer kavimlerden üstün yarattı” “Ben üstünüm çünkü Türküm, Allah beni diğer milletlerden üstün yarattı” gibi ifadeler kullanmaktadır. Bu gibi ifadeler doğuştan gelen ve genetiğe dair bir üstünlük için kullanılabilir.

Şu konuşmasında ise yine ırk kelimesinin hakikatiyle oynayarak kendisinin de ırkçı olduğunu söylemektedir: “Kur’an’ın nazil olmasıyla başlayan bir ırk vardır” diyor ve ırkı milletle aynı anlamda kullanmaya çalışıyor. Eğer ırk millet anlamında ise bu ırkın adı niye Müslüman olmuyor da Türk oluyor? Niye Allah’ın Kuranda verdiği isim; Müslümanla değil de yukarıda değindiğim gibi İslam’la başlamadığı sabit Türklükle özdeşleştiriyor?
Kaldı ki Arapçadan geçen ırk kelimesi Arapçada da, geçmiş Türkçede de, bugün de genetik bir tanımla kullanılmaktadır. İsmet Özel’in “race” kelimesinin Nazilerle, etle, kemikle ilişkilendirildiği de çok yanlış bir iddiadır. Avrupa’da 16. Yüzyılda kavramsallaştırılan “race” (ırk) baştan beri genetik kökenle ilgilenir. Bu, yine bir İsmet Özel’in hakikatle oynama örneğidir.

Tam yeri gelmişken şu uyarıyı da yapmak istiyorum. İslami kesimden İsmet Özel hayranlarının ezici kısmı Batı’yı bilmediklerinden, bu gibi bilgileri olmadığından, Özel’in de Batı’ya dair aktardığı tüm bilgilerin doğru olduğuna inandıklarından İsmet Özel’in bu gibi her iddiasına inanıyorlar. İşte bu örnek İsmet Özel’in Batı’dan nakillerine de gözü kapalı inanılmayacağını, İsmet Özel’in Batı’dan aktardıklarında da hakikatle oynadığını ve / veya o anki konuşmasının gidişatına göre hevasından uydurduğu bir şeye delil olsun diye hakikati olmayan şeyler eklediğini ortaya koyuyor.
İsmet Özel geliştirdiği Türkçülüğü diğer kavimlere karşı ileri derecede bir şovenizme çeviriyor. Örneğin, “Kürtler asimile edilmezse, Türkiye Cumhuriyeti haritadan silinir”, diyerek Kürtlerin asimile edilmesini savunuyor. “Kürtler diyerek” herhangi bir kayıt düşmeden tüm Kürtleri Türkiye’nin aleyhine çalışmakla, orman yakma, kumarla kasten Türkiye’ye zarar vermeye çalışmakla suçluyor ve Kürtlere hiçbir hak verilmemesi gerektiğini söylüyor. “Arnavut’um” diyeni ahlaksızca sinkaflı küfürlerle ülkeden kovuyor.

13:58’den itibaren:
https://www.youtube.com/shorts/MO_RjAWQuiY


Kısacası İsmet Özel’in son yıllarda yaptığı Türkçü çıkışlar; hakikatleri saptırmakta, kendi içerisinde ve İslam’la dahi çelişmekte, çok fazla safsata içerdiği gibi o ne niyetle yaparsa yapsın kavmiyetçiliğe, İslam’ın rolünü sınırlamaya, İslami kimliği tahrife ve tebdile hizmet etmektedir.

İsmet Özel’in bu söylemleri, takipçilerini Türk olmayan tüm Ümmeti Muhammed aleyhine kışkırtıyor. Nice İsmet Özel takipçisi Gazze’de ve diğer coğrafyalarda yaşanan acıları küçümsüyor hatta o Müslümanların aleyhine konuşuyor, yazıyor, onlar için dertlenmek bir yana dertlenenleri eleştiriyor. Çünkü o Müslümanlar Türk olmadıkları için eksik görülmekte sadece kıble ehli olarak tanımlanmaktalar.

İsmet Özel’in Esed Rejimi Övgüleri

İsmet Özel anlamsızca katil, tağut olan Hafız Esed ve Beşşar Esed’i övmektedir. İsmet Özel bu videoda yine tarihi gerçekliği olmayan bilgiler anlatıp Hafız Esed’i dahi ilan ediyor! Evet dahi demek yalın halde adam genel olarak iyiydi demek olmayabilir ama Hafız Esed gibi İslam’la savaşmış, cani, katil bir tağuttan bahsederken dahi deyip geçmek de nedir?

Ayrıca Hafız neyin dahisiymiş? Uzun uzun Suriye tarihine girecek değilim ama 1967’de Golan Cephesinde yaptığı hıyanetle ABD ve İsrail’in eliyle Suriye’nin başına getirilen, tüm İslam düşmanlarının desteğiyle Suriye’nin başında tutulan bir araçtan başka neydi ki Hafız? Ufak tefek o da sırf kendi halkı ve İslam aleyhine kurnazlıkları mı dahi yapmış mel’un Hafızı?

2011’de Suriye’de başlayan olaylarda aleni olarak Esed rejimini destekleyen İsmet Özel Beşşar Esed’in halkını öldürdüğünü söylemeyi manyaklık olarak niteliyor! Beşşar’ın kendisi bile bunu inkar etmezken Özel Esedden çok Esedcilik yapmayı marifet biliyor!

İsmet Özel ve Kemalizm

Kemalizm’e sarih bir eleştiri yapmaktan kaçınan İsmet Özel yaptığı konuşmalarda sık sık Cumhuriyeti kuran kadronun sırf dış baskı nedeniyle İslam’a tavır aldığını, vatan ve din arasında kaldıklarında dini bırakıp vatanı kurtaralım, vatansız din olmaz, vatan olsun da sonra dine döneriz diye düşündüklerini yine hakikati olmayan bir şekilde iddia etmekte ve Kemalistlerin bu açıdan suç hafifletici avukatlığını yapmaktadır.

O dönem İngiltere yeni Türkiye’ye hilafeti kaldırması için dayatmada bulunmuş, Şer’i hukukun uygulanmamasını da genel olarak istemiş olabilir. Ama İngiliz sömürgesi Müslüman ülkelerde İslam daha serbestken Kemalistler İngilizlerin zoruyla mı alfabeyi değiştirdi, ezanı yasakladı,
Kuran öğretimini bile yasakladı ve benzeri!?

İsmet Özel konuşmalarında 1923’te cumhuriyetin ilanıyla başlayan süreç için övgülerde bulunuyor. Örneğin aşağıda vereceğim konuşmada sahip çıkmasını desteklediğim İstiklal Harbi’ni övmekle kalmıyor, peşine cumhuriyetin ilanı ve akabindeki süreci de övüyor. Yine İsmet Özel, dindar insanların yıllarca kaldırılsın diye çırpındığı Kemalist ve Faşizanca bir uygulama olan okullarda sabahları okutulan “Andımız’a” sahip çıkıyor ve kaldırılmasını sert şekilde eleştiriyor. Yine İsmet Özel derneğinin sitesinde yazıya dökümü yayınlanan bir konuşmasında açıkça Ümmetçi olmayı küçümsüyor, aşağılıyor, bu topraklarda yaşayıp Türk olmayanları tehdit ediyor:

https://istiklalmarsidernegi.org.tr/IcerikDetay?Id=1063&IcerikId=123

Bunların İslami bir kafanın mı yoksa Kemalizm’in mi söylemleri olduğu açık değil mi? İsmet Özel İslamcılığı sağlıklı mı?

İsmet Özel 1974’ten bu yana İslam’la, İslamcılıkla ilişkisini kavga bağlamında sürdürmektedir. İsmet Özelde ne kulluk bilinci, ne hakimiyet, ne de benzeri vurgular göremezsiniz. İsmet Özel Hakikatlerle oynadığı, istediği şeye istediği anlamlar yüklediği tuhaf bir ideolojik kuyuda nerede durduğu, düşmanının ne olduğu belli olmayan bir kör döğüşü yapmaktan ve buna çağırmaktan başka ne yapıyor? Sahi İsmet Özel’in herhangi bir konuda çözüm önerisi var mı? İsmet Özel’in eleştirmekten başka bildiği şey var mı? Yapıcı olarak ne öneriyor İsmet Özel?

İslamcılık iddiasında bile olsalar İsmet Özel takipçilerinde İsmet Özel’in bu gibi tüm olumsuzluklarının etkileri görülüyor. Zaten bu zararı gördüğüm için bu yazıyı kaleme almaktayım.

İsmet Özel taraftarları, “İsmet Şiası” derken, İsmet Özelde bir fayda varsa alalım tarzında düşünen insanları kasdetmiyorum. Bir grup insan İsmet Özel’i tüm yanlışlarını temize çıkarmaya veya bunları küçük yanlışlar gibi göstermeye çalışıyor. Bu yazıda az bir örnekle yetiniyorum ki verdiğim bazı örnekler tek başlarına İsmet Özel’i ve fikri tutarsızlığını, takip edilesi biri olmadığını gün yüzüne çıkartmaya muktedirdir. Bazı kimseler ise İsmet Özel’e öyle toz kondurmuyor ki insanlar bu kimseler için alayvari bir şekilde “İsmet Şiası” diyorlar. İsmet Özel oturduğu yerden birbiriyle çelişkili açıklamalar yapıyor, bunları savunma, tevil etme, “Siz İsmet Özel’i anlamıyorsunuz” ezberini tekrarlama derdi ise “İsmet Şiası’na” kalıyor. “İsmet Şiası” denen insanların ortak özelliği, başkası dese kavga edeceği şeyleri İsmet Özel dediğinde savunmaya geçmek, tevile çalışmak, diyeceği söz kalmadığında ise “Siz İsmet Özel’i anlamıyorsunuz, anlayamazsınız” diye karşı tarafı küçümsemektir.

Örneğin Osmanlı Devleti’nin herhangi bir dönemini, uygulamasını, padişahını biri eleştirdiğinde ona saldırıya geçen bir “İsmet Şiası”, İsmet Özel haksızca Osmanlı Devleti’ni baştan sona ihanet kültürü olarak isimlendirip İslam’la alakasızlığını ilan ettiğinde bu hezeyana karşı önce susmakta, sorulduğunda ise tevil için ter dökmekte, diyeceği söz kalmadığında ise karşı tarafı aşağılamaktadır. Bu çok çelişkili ve hiç adil olmayan, dürüstlükle bağdaşmayan tutum pek çok konuda tekrarlanmaktadır.

İsmet Özel’in şairliği beni ilgilendirmiyor. Şiirlerinin beğeneni çok, peki bir insan şiiri güzel diye Üstad, yol gösterici, kanaat önderi görülebilir mi? Alimlerimiz Arapçayı daha iyi anlayabilmek için cahiliye şiirleri üstüne çok çalışmışlardır. Gerçekten de cahiliye Arap şiiri çok yüksek bir edebi seviyeyi temsil ediyor. Peki cahiliye şairleri alimlerimizce bu edebi başarılarından dolayı hayat rehberi olarak mı görülmüştür yoksa Tevhidle şereflenmedikleri için hidayeti bulamamış batıl yoldaki kimseler olarak mı görülmüştür?

Herhangi bir alanda bir Ateist, hatta İslam düşmanı, İslam’la harp halinde bir Ateist de çok başarılı olabilir. Onda bir fayda varsa alırız, o alanda iyi olduğunu da itiraf ederiz ama o kimseyi hayat rehberi, Üstad edinmeyiz. İsmet Özel’i elbette Ateistlerle bir tutuyor değilim sadece daha uç örnekle meseleyi izah etmek istedim. Zaten İsmet Özel’de 2003’te yaşadığı kırılmadan sonra alınacak bir fayda da kalmadı. Beğeni
toplayan kitapları Üç Mesele ile başlayan süreçte yazdığı kitaplarıydı. Bu kitaplarda bazı alınacak faydalar olduğunu inkar etmiyorum ama fayda seviyesinin “İsmet Şiası” tarafından çok abartıldığının da göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyorum.

Tüm bu dediklerime binaen şunlarla sözlerimi bitiriyorum: İsmet Özel doğru değil yanlış yolda, en çok da dediğim gibi hakikatlerle savaşmaktan, delice safsatalar yapmaktan ve kendisinde istediği şeye istediği anlamı yükleme hakkı görmekten… İsmet Özel’in yanlış fikirleri -o kasten yapmasa da- küfre, zulme hizmet ediyor. İsmet Özel’den bir fayda zikredecek kimseler bu şahıs hakkında muhakkak gerekli sakındırmaları yapmalıdır. Yoksa bu kadar fahiş yanlışları olan birine insanları, gençleri yöneltmekten vebale girerler. Aslında bu tutum Özel’e has tutulmayarak genel prensip haline getirilmelidir. İsmet Özel gibi Sadece eleştiren, çözüm önerisi olmayan kimselere çok anlam yüklenmemelidir.

Bu yazıyı farazi veya gelecekte gerçekleşebileceğini düşündüğüm bir tehlike için değil içinde bulunulan bir sorun için yazmış bulunmaktayım. İsmet Özel’in takipçilerinde İsmet Özel’in sorunlarını görüyorum. Kimisi ilmi birikim ve zeka açısından güzel potansiyelli olan bu insanlar İsmet Özel takipçiliğinden saçma sapan kıyaslamalar, akıl yürütmeler yapıyor, hakikatlerle savaşıyor, kavmiyetçiliğe sapıyor ve benzeri sorunlar yaşıyorlar. İsmet Özel’in bazı taraftarları eleştirdiğimiz bazı sözlerinin aksi sözlerini de getirerek İsmet Özel’i savunmaya çalışıyorlar. İsmet Özel’in bu dediklerinin aksini de diyebilmesi İsmet Özel için özür değil daha büyük bir kabahattir. Bu onun delice kendi kendisiyle çelişmekten hiç çekinmeyen birisi olduğunu, okur ve takipçileriyle adeta alay ettiğini göstermektedir.

Bu yazı çok daha fazla uzatılabilir, İsmet Özel’in konuşmalarından örnekler artırılabilir fakat meramımı anlatmaya ve zararı işaret etmeye bu sınırlı yazı ve örneklerin yeterli, aslında fazla bile olduğunu düşünüyorum. Son olarak bu yazıyı yazmamda bana yardımcı olan iki kardeşime de buradan teşekkürü borç biliyorum.

Kimsenin bir şeylerin hakikatiyle oynayıp sonra da kendi yüklediği anlamlar üstünden ilgili tüm kavramları değiştirmeye, üstüne buna göre bir anlayış beklemeye hakkı yoktur. Bu çok ileri bir umursamazlık, kibir ve şımarıklık örneğidir. Umursamaz, kibirli ve şımarığın da toplumu ilgilendiren konularda söz söylemeye hakkı yoktur.

ilmi Heyet

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir