‘Kim Bir Müslümana Kafir Derse Kendisi Kafir Olur’ Hadisini Nasıl Anlamalıyız ?

إذا كفر الرجل أخاه فقد باء بها أحدهما

Allâh Rasûlü (عليه الصلاة والسلام) dedi ki ;

“Bir adam (müslüman) kardeşini tekfir ettiği zaman, ikisinden biri onunla (bu yaptığı ile kendinin ya da karşısındakinin küfrünü) ikrar etmiştir”

Muslim, es-Sahih 60

ومعنى قوله باء يعني أقر

İmam Tirmizi (رحمه الله) dedi ki:

“Hadiste geçen bae’nin manası, ya’ni ikrar etti”

Sunen et-Tirmizi 2637

Rivayet bir çok tarikten bu mana ile nakledilmiş sahih rivayetlerdendir.

İmam Muslim İbn Ebi Şeybe’den, o Muhammed bin Bişr ve İbn Numeyr’den, onlar Ubeydullah’tan, o Nafi’den, o da İbn Ömer’den olmak üzere nakletmiştir.

Hakeza benzerini İmam Buhari İsmail, Malik, Nafi, İbn Ömer tarikiyle nakletmiştir

Sahih, el-Buhari 6104

Uzatmamak için diğer tarikleri ve senetteki ravilerin hallerini yazmıyorum, zaten meşhur sika ravilerden nakledilmiştir.

Hadiste geçen ‘Onlardan biri küfre girer’ lafzı, tağliz babından olup, sahibini dinden çıkaran fiillerden değildir.

İlim ehli içinde kıble ehli için şirk ve küfür lafızları varid olmuş nasları, büyük küfre değil, küçük küfre hamletmişlerdir ;

İbn Batta el-İbane’de bu hadisin de içinde bulunduğu kıble ehlinin tekfiri hususunda nakledilmiş meşhur bütün rivayetleri, şu bab başlığında nakletmiştir ;

باب ذكر الذنوب التي تصير بصاحبها إلى كفر غير خارِج عن الملة

“Sahibini milletten (dinden) çıkarmayan küfürlere götüren günahların zikri babı”

İbanet’ul-Kubra 2.cilt syf 723-731

İbn Kudame el-Hanbeli bu rivayetin tağliz ve kafirlere teşbih cihetiyle olduğunu söylemiştir.

Muğni 3.cilt syf 358

Lalekai’de sünnet ehlinin itikadında bunun tağliz cihetiyle olduğunu söylemiştir.

Şerhu Usuli İ’tikad 1.cilt syf 175

Ebu Ubeyd bu rivayetinde içinde bulunduğu meşhur bütün rivayetler için şöyle söylemiştir:

وكذلك كل ما كان فيه ذكر كفر أو شرك لأهل القبلة فهو عندنا على هذا

Ebu Ubeyd (رحمه الله) dedi ki:

“Hakeza içinde kıble ehli için küfür ve şirk olan bütün şeyler bizim yanımızda böyledir (ya’ni sahibini dinden çıkarmaz)”

el-İman, Kasım bin Sellam syf 94

İmam Buhari bu rivayeti şu bab başlığı altında nakletmiştir.

من كفر أخاه بغير تأويل فهو كما قال

“Kim kardeşini tevilsiz (İslam’ından dolayı) tekfir ederse, o söylediği gibidir”

Sahih, el-Buhari 6103

Yazı uzamasın diye nakilleri çoğaltmak istemiyorum, bu kadarı kafidir.

Bu hadis bize şahadeteyn/kıble ehlinin tekfirinin ne denli azim bir husus olduğunu göstermektedir.

Şahadeteyn ehlinin tekfiri İslam hukukundaki en azim meseledir. Öyle ki bu bab bir çok insanın ayaklarını kaydırmış, onları bir çok bidatlerle mübtela etmiştir.

İlim ehli her ne kadar bunun sahibini dinden çıkaran bir küfür olmadığını söylese de, bunun zina, hırsızlık ve şarap içmekten daha büyük günah olduğunu söylemişlerdir.

Mervezi (r.a) bunun amel cihetiyle küfür olduğunu söylese de, zina, hırsızlık ve içkiden üste olduğunu söylemiştir.

Ta’zimu Kadr’is-Salat 2.cilt 518

Öyle ki bunu ahlak edinen kimseler, maazAllah habis huruc ehlinin ahlakıyla ahlaklanmışlardır.

سئل مالك عن قول رسول الله صلى الله عليه وسلم من قال لرجل يا كافر فقد باء بها أحدهما قال أرى ذلك في الحرورية

Eşheb (رحمه الله) dedi ki:

“Malik’e Allah Rasulü’nün -Salat ve selam ona olsun- ‘Kim bir adama kafir derse, ikisinden birinin (küfrünü) ikrar eder’ kavlinden soruldu. Malik ‘Ben bunun haruriler (hariciler) hakkında olduğunu düşünüyorum’ dedi”

et-Temhid 10.cilt syf 389

İslam ehlinin tekfiri, küfür ehlinin tekfiri gibi değildir, bu sebeble ehli kıblenin tekfiri tarih boyunca ehliyet sahibi insanlara terkedilmiş, avamın bu mesele ile işi olmamıştır.

Hele hele üzerinde ülemanın icma etmediği hususlarda insanları tekfir etmek ve bunu meleke haline getirmek, sünnet ve cemaat ehlinin yolundan gayrısı olmakla beraber, bir hastalıktır.

والمعنى فيه عند أهل الفقه والأثر أهل السنة والجماعة النهي عن أن يكفر المسلم أخاه المسلم بذنب أو بتأويل

İbn Abdilber (رحمه الله) dedi ki:

“Sünnet ve cemaat ehlinden olan fıkıh ve eser ehlinin yanında bu hadisteki mana ; müslümanın, müslüman kardeşini günah ve tevil ile tekfir etmesinin nehyedilmesidir”

et-Temhid 10.cilt syf 388

Ehli İslamın tekfirinde zerre şüphe olmamalı, küfrü güneş gibi açık olmalı, en ufak bir ihtimal bile olmamalıdır. Falan ve fulanın ihdas ettikleri ile olacak bir iş asla değildir!

فلم نعلم أحدا من سلف هذه الأمة يقتدى به ولا من التابعين بعدهم رد شهادة أحد بتأويل وإن خطأه وضلله ورآه استحل فيه ما حرم عليه ولا رد شهادة أحد بشيء من التأويل كان له وجه يحتمله

İmam Şafi’i (رحمه الله) dedi ki:

“Ne bu ümmetin selefinden (sahabeden) kendisine uyulan ne de onlardan sonra gelen tabiinden hiç kimseyi bilmiyoruz ki, bir kimseyi hatalı ve sapkın saysalar ve onun (zarureti din dışında) haramı helal saydığını söyleseler de onun tevil sebebiyle (muhalefetinde) şehadetini reddetmiş (onu küfre nisbet etmiş) olsunlar. Onlar (sahabe ve tabiin) tevile ihtimal olduğu sürece hiç kimsenin şehadetini reddetmemiştir (onu küfre nisbet etmemiştir)”

el-Umm 6.cilt syf 222

Allah en doğrusunu bilendir.

Rabbim bu hastalık ile mübtela olmuş kimselere şifa versin, onlara bir an önce tevbe etmeyi nasib eylesin.

Şura’nın Babası Mes’ud

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir