İKİ YÜZLÜ KAVRAMLAR!

Adeta tüm ordularıyla üzerine üzerine geliyorlar İslam’ın…

Dikkat edin, Müslümanların üzerine geliyorlar demiyorum, İslam’ın üzerine geliyorlar.

“Yahu ne fark eder ki ?” diyebilirsiniz fakat ikisinin arasında büyük hatta çok büyük farklar vardır.

Nasıl mı?

             Hepimizin malumudur ki dünyanın birçok yerinde maalesef Müslüman kardeşlerimiz sırf alemlerin rabbi olan Allah’a iman etmelerinden dolayı insanlıktan utandıracak derecede zulümlere maruz kalıyorlar. “Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık olan Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.” [1]

             Bunun en taze ve canlı örneği Doğu Türkistan ve Arakan’dır. Rabbim, ordaki kardeşlerimizin yardımcısı olsun ve bize de onların derdiyle dertlenme şuuru nasip etsin.

             Özellikle son bir asırdır ülkemiz de dahil olmak üzere bütün İslam coğrafyasında Müslümanlara karşı amansız bir mücadeleye ve onlara zulmetme yarışına girilmiş adeta. Fakat bu zulümler arttıkça mü’minlerin de imanı artıyordu elhamdulillah. Ama artık düşman kabuk değiştirdi kardeşler. ‘Eli sopalı zalim’ kıyafetini çıkarıp takım elbiseli, kravatlı, güneş gözlüklü ve lüks marka arabalar ve elinde rengarenk çiçeklerle karşımıza tekrar çıktı. Öyle bir çıkış ki bu, adeta son kozunu oynayan ateşli kumarbaz gibi bütün hıncıyla ve hırsıyla İslam’ın direkt kendisini hedef tahtasına koymuş ve var gücüyle İslamî mefhum ve kavramlara karşı topyekün bir saldırı başlatmış durumda.

             Müslümanları öldürmekle bitiremeyeciğini anlayan düşman, Müslümanları ellerindeki Kur’ân’la ve kalbindeki imanla birlikte imha edip etkisiz hale getirmeye çalışıyor ve ne acıdır ki ciddi bir oranda başarılı da oluyor. Çünkü artık bedenler üzerinde değil beyinler ve mefhumlar üzerinde çalışıyor.

             İslamî kavramları, helalleri ve haramları yeni yeni isimler ve kılıflarla bezeyip önümüze servis ediyor. Örneğin: Cihada ‘terör’, tavizsiz ve şahsiyetli Müslümanlara ‘radikal, psikolojisi bozuk veya psikopat’ dediler.  Faize ‘kredi’, içki içmeye ‘kafa demleme’, zinaya da ‘aşk’ dedikleri gibi…

             Gel gelelim yıl sonunun tahrif edilmiş en popüler kavramına; Kumar. Hem de milli! Yani milli kumar. Evet evet, yanlış duymadınız. Milli kumar.

             Milli marşı, milli bayramı hatta milli içeçeği bile duymuştuk ama milli kumarı hiç duymadık diyenler olabilir fakat tam tamına 80 yıldır bu topraklarda var olan ve ‘milli piyango’ adı altında oynatılan kumardan bahsediyoruz. Ne kadar gülünç değil mi? Adeta insanların aklıyla dalga geçer gibi.

             İman, akıl ve insaf sahibi her insanın şu soruyu sorması gerekmez mi ? : “Yahu! Kumarın millisi, yerlisi, ithali veya yabancısı olur mu hiç? Kumar, kumardır.

Lezzetli faiz!, merhametli tefecilik!, dürüst hırsızlık!, nazik kapkaçcılık!, namuslu zina!, küresel dolandırıcılık!, masum katliam! var mı ki kumarın da millisi olsun.

             Yukarıdaki söylemler ne kadar etik ise milli piyango söylemi de ancak o kadar etiktir!

             Yılın belli bir gününü, ‘Dünya Katiller Günü!’, ‘Dünya Hırsızlar Günü!’ veya ‘Dünya Tecavüzcüler Günü!’ diye isimlendirmek ne derece ahlakî ve erdemli ise yılın ilk gününü piyango adı altında ‘milli kumar günü’ ilan etmek de o derece ahlakî ve erdemlidir.

             Unutmayın ki; Rabbimizin haram kıldığı şeylerin önüne şirin ifadeler getirilmesi ne o haramların günahını ne de toplumda oluşturduğu  tahribatı asla helal kılmaz.

             Hem ayrıca ‘milli’ demek ‘bu değer bize aittir ve bunu dünyaya biz tanıtıp taşıdık.’ demektir ve ne acıdır ki; tarih boyunca dünyaya ilim ve medeniyet dağıtmış olan bir milletin çocukları bugün, aynı dünyaya kumar dağıtıyor.

             Dinimizin mefhumlarına sahip çıkmak ve onları korumak duasıyla…

Muhammed Sabri ALTUN


[1] Buruc Suresi 8-9

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir