Ramazan Rehberi (1. Bölüm, Hazırlık.)
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e selat ve selam olsun.
RAMAZAN AYINI NASIL KARŞILAMALIYIZ?
İnsanların inancı, mezhebi, fikri ve görüşü çok değişik olması nedeniyle Ramazan ayına bakış açıları ve yaklaşımları da farklı farklı olmuştur.
Bazıları Ramazan ayını tembellik, uyku ve gaflet ile karşılayıp bu nimetten hiç faydalanmaz.
Bazıları televizyon kanallarında olup biteni kaçırmama adına kendini ekranlara kilitler.
Bazıları gece muhabbetleri, ziyaret, alış veriş ve ramazan eğlenceleri gibi boş şeylerle hareketli bir tempoyla ibadetten uzak halde karşılar.
Bazıları da yeme içmede her türlü israf ile ki Ramazan ayı sanki oruç ayı değil, yeme içmede uzmanlaşma, aşırı gitme ve israf ayı imiş gibi karşılar.
Allah’ın kendilerine hayır dilediği ve muvaffak kıldığı, hakkı görmeleri için nurlandırdığı, hakkı batıldan ayıranlar ise Ramazan ayını sevinç, mutluluk, müjde ve Allah’ın emrettiği, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yaşadığı bir şekilde güzel bir ibadet atmosferi ilekarşılarlar.
Çünkü bunlar Ramazanda günahların af edilme fırsatının kaçırılmaması gerektiğinin farkındalar. Ramazan ayı ki mağfiret, rahmet ve cehennemden azat olma ayıdır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ashabına Ramazan ayının gelişini müjdeleyerek şöyle buyururdu; “Ramazan ayı geldi. Mübarek bir aydır. Allah bu ayı oruç ile geçirmenizi size farz kıldı. Bu ayda gök kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır. Bu ayda bin aydan daha hayırlı bir gece vardır. Bu gecenin hayrından mahrum kılınan her hayırdan mahrum kılınmış demektir.”(Nesai)
Bundan dolayı Allah’ın hayırda muvaffak kıldığı insanlar Ramazan ayının fazilet, ödül ve semerelerini bilip onları en güzel şekilde amele dökmeye gayret ederler ki kıyamet günü, insan; keşke hayatım için önceden bir şeyler yapıp gönderseydim, diyecektir. (Fecr 24) topluluğundan olmasın.
Allah’ın hayırda muvaffak kıldığı bir topluluk Ramazan ayını dolu dolu geçirmek ve fırsatları değerlendirmek adına bu ibadet mevsimini şu şekilde karşılarlar;
- TEVBE VE ALLAH’A DÖNEREK KARŞILANIR
Günahlardan tevbe etmek her zaman farzdır. Ancak bu farziyet Ramazanda daha da katmerleşir. Ramazan gibi manevi atmosferin zirve yaptığı bir dönemde tevbe etmeyen ne zaman tevbe edip Allah’a dönecek? “Ey iman edenler! Topluca Allah’a tevbe ediniz ki felaha eresiniz.” (Nur31)
“Size azap gelmeden hiç bir yardımda görmeyeceğiniz anı yaşamadan Rabbinize dönün ve O’na teslim olun.” (Zümer 45)
Allah, batı tarafında eni kırk yıllık mesafe olan ve güneş batıdan doğana kadar kapanmayacak tevbe kapısını açmıştır. (İ. Ahmed, Tirmizi)
Tevbe; kolay ve kolaylaştırılmış meşakkati olmayan bir durumdur. Bu ise;
Terk; yani günahları terk,
Pişmanlık; geçmişte işlenen günahlardan dolayı pişman olma ve
Azim; gelecekte bu günahları işlememeye azmetmektir.
2. RAMAZAN BÜTÜN AMELLERDE İHLAS İLE KARŞILANIR.
Sevgili kardeşim, ihlas ile amellerini işlemeyeceksen kendini yorma. İhlas yoksa hiç bir amel kabul edilmez. “Her kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa salih ameller işlesin ve Rabbine hiç bir şeyi ortak koşmasın” (Kehf110)
Kutsi hadiste Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur : “Allah Teâla buyurdu ki:”Ortaklar arasında şirke asla ihtiyacı olmayan benim. Her kim bir amel işlerde bana ortak koşarsa onu ve şirkini başbaşa bırakırım.”(Müslim)
Oruç, müslümanı ihlasa alıştıran en büyük amellerdendir. Çünkü oruç tutan kişinin orucu tutup tutmadığını sadece Allah bilir. Özellikle Ramazan dışında tutulan oruçlar hiç kimse tarafından tespit edilemez. Ramazanda da kişi dilerse oruç tutmaz ve kendini oruç tutuyormuş gibi gösterebilir. Ama samimi olan bir müslüman, orucunu bozacak her şeyden uzak durur, bunları Allah’a yaklaşma adına, Allah’ın rızasını kazanmak için ihlas ile yapar. Bundan dolayı olsa gerektir ki Allah bu samimi kuluna vereceği karşılığı da gizli tutmuştur. Kutsi hadiste “Âdemoğlunun işlediği her amelinin karşılığı on misli ile yedi yüz misli arasında ona verilir. Oruç hariç, onun karşılığı bana aittir ve onu ben takdir edeceğim” buyurulmuştur. (Muttefekunaleyh)
3. RAMAZAN NEBİ sallallahu aleyhi ve sellem’in SÜNNETİNE TABİ OLMAKLAKARŞILANIR
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine tabi olmak ibadetin kabulü için şarttır. Biraz önceki ayette de buna işaret edilmiştir. “ Her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse salih amel işlesin” bölümü ile sünnete tabi olmaya, “Rabbine ibadette kimseyi ortak etmesin” bölümü ile de ihlasa işaret edilmiştir.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem oruç ile ilgili her şeyi beyan etmiştir. İnsanlar ne zaman oruca başlayacak, ne zaman açacak, orucun vacipleri, sünnetleri, adabı, faziletleri, meyveleri, orucu bozan şeyler ve benzeri oruçla ilgili tüm meseleleri açıklamıştır. Müslümana düşen bunları bilmesi ve bunlarla amel etmesidir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine uygun bir şekilde hareket etmeli ve ona aykırı kim ne derse desin asla sözüne itibar etmemelidir.
4. RAMAZAN SABIR İLEKARŞILANIR
Ramazan ayı sabır ayıdır. Öyle ki insan yeme, içme, şehvet ve benzeri orucu bozan maddi manevi her alışkanlığı Allah’a yakınlaşmak için bu ayda terk eder ve bunlara sabreder.Nefse en ağır gelen işlerden birisi sabırdır. Bundan dolayı Allah sabredenlerle beraber olduğunu bildirmiş ve onlara büyük ecir vermiştir. “Şüphesiz sabredenlere ecirleri hesapsız verilir” (Zümer 10)
Sabır üç kısımdır:
- Eda edene kadar ibadette sabır.
- Günaha düşmemek ve işlememekte sabır.
3-Musibetlere karşı sabır ki kul isyanetmesin.
Kul her zaman bu üç durumdan birindedir mutlaka. Kulun ibadette ve haramlara düşmeme konusunda sabretmesine yardımcı olacak sebepler şunlardır:
- Allahsevgisi
- Allahkorkusu
- Kişininnefsininşerefli,temizvefaziletliolması
- Uzun emel beslememek
- Yeme, içme, giyinme, şehvettehaddi aşmamak
- Hayâ
- Allah’ın nimetlerine, ihsanına yakışır hareketlerde bulunma
- Kulun haram olan şeylerin çirkin, rezil ve alçaklığını bilmesi
- Haramların sonucunun olumsuz etkileri, çirkin sonuçları ve ağır cezalarını bilmek
- Güzel akibet ve iz bırakmış şahsiyetleri vehikâyelerini bilmek
- İman ağacının kalpte sebat etmesi.
Bu sebeplere kul sarılıp riayet ederse ibadetlerinde ve haramlardan kaçmada sabır etmesine en hayırlı ve en büyük yardımcılarının bu sebepler olduğunu görecektir. Özellikle hayırları işlemede ve haramlardan kaçmada zirve olması istenen bu mübarek ayda her Müslüman bunlara çokça muhtaçtır.
5. VAKTİ DEĞERLENDİRMEK VE İBADETLERLE GEÇİRMEKLE RAMAZAN KARŞILANIR
Vakit çok değerlidir. Vakitten geçen kısım bir daha geri gelmez. Vakit, kazanmanın ve kaybetmenin ana temelidir. Bundan dolayı bu ümmetin selefi vakitlerini değerlendirme konusunda çok dikkatli olmuş ve zaman konusunda cimri davranmışlardır.
Umeyr bin Hani rahimelluh’a Said bin Abdulaziz, ‘’dilinin Allah’ın zikri hususunda hiç durmadığını görüyorum, günde kaç defa tesbih ediyorsun?’’ Diye sorunca şu cevabı alır “Yüz bin defa ancak parmaklarım hata etmezse.” Said bin Müseyyeb radıyallahu anh dedi ki; “kırk yıldır bir vakit namazı bile cemaatle kılmayı kaçırmış değilim.’’
Bir adam Amir bin Abdi Kays’a; “Dur seninle konuşalım” deyince, Amir ona “güneşi durdur, öyle konuşalım” der.
6. RAMAZAN AYI KİŞİNİN İŞİNİ GÜZEL VE SAĞLAM BİR ŞEKİLDE YAPMASI İLE KARŞILANIR
“Allah ihsanda bulunanların ecrini zayi etmez” (Kehf-30) insanların bir kısmı orucu fırsat bilerek işlerinde tembellik yaparlar. İşlerinin hakkını vermezler. İnsanların maslahatlarını zayi eder, yapmaları gereken işi hafife alırlar. Orucu da bahane ederler, hâlbuki oruç onları tembelliğe değil çalışkanlığa, mücadeleye, koşuşturmaya ve büyük ecirler elde etmeye yönlendirir. İnsanlara iyilik yapmada ve insanların işlerini kolaylaştırmada çaba sarf ederler ki ecirleri de artsın.
7. RAMAZAN AF, MÜSAMAHA VE GÜZEL AHLAK İLE KARŞILANIR
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem “sizden biriniz oruçlu iken müstehcen şeyleri konuşmasın, sesini yükselterek bağırıp çağırmasın. Birileri kendisine söver ya da kavga etmek isterse, ona; ben oruçluyum desin.”(Muttefekun aleyh) başka bir hadiste ise“her kim yalan sözü, onunla amel etmeyi ve cehaleti bırakmaz ise o kişinin yeme içmesini terk etmesine Allah değer vermez” buyurulmuştur. Bize düşen Allah’a Peygambere ve Müslümanlara karşı üzerimize düşen görevleri en güzel şekilde eda ederek, İslam ahlakıyla ahlaklanmaktır. Ki orucun ilk hedefi olan takvayı elde edelim. Allah celle celaluhu şöyle buyurmuştur; “takvaya ulaşmanız umuduyla sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi size de farz kılındı” (Bakara 183)
ORUÇTA MUTLAKA;
- Mideyi ve ferci şehvet duyulan şeylerden uzaktutmak
- Gözü, dili, kulağı, eli, ayağı ve diğer organları haramlardan uzaktutmak
- Kalbin kendisini Allah’tan uzak tutan fikirlere karşı oruç tutmasıgerekir.
8. RAMAZAN NEFİS MUHASEBESİ İLE KARŞILANIR
“Ey iman edenler Allah’tan korkun ve her nefis yarına ne hazırladığına bir baksın, Allah’tan korkun şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr 18)
Hazreti Ömer Radıyallahu anh derki; “hesaba çekilmeden nefislerinizi hesaba çekin, nefisleriniz (amelleriniz) tartılmadan onları ölçüp tartın. Bugün nefsinizi hesaba çekmeniz yarın hesaba çekilmekten daha kolaydır.
Nefis muhasebesi amelden önce ve sonra olur. Amelden önce olanı, niyet ve sünnete uygunluğu ile hesaba çekilmesi, amelden sonraki muhasebe ise üç kısımdır:
- İbadette Allah’ın haklarında eksiklik yapıldı mı?
- Kulun terk etmesi, yapmasından daha hayırlı olan her amelden dolayı nefsini hesaba çekmesidir.
- Mübah ve alışık olduğu işlerde kulun kendini hesaba çekmesi, bu amelle Allah’ı ve ahireti mi yoksa dünya ve dünyalığı mı istedi?
AMELDE ALLAH’IN HAKKI ALTIDIR
- Amelde ihlaslı olmak
- Allah için nasihat etmek
- Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e uymak
- İhsan derecesine uymak
- Allah’ın minnetine şahitolmak
- Kulun, amelinde ki taksiratlarına şahit olması.
İşte bunlarla Ramazanı karşılar, yaşar, onunla mutlu olur ve faydalanırız. Bunları yapmazsak Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şu buyruğunun muhatabı oluruz Allah korusun. “Öyle oruç tutanlar var ki, o oruçtan payları açlık ve susuzluktur. Öyle teravih kılanlar varki ondan payları uykusuz kalmalarıdır” (Ahmed, Taberani)
Zübeyr Çetin