Öğüt Fayda Etmezse?!
“O halde öğüt fayda verecekse, öğüt ver.”
(Âlâ-9, Ibni Kesir meali)
Gün geçmiyor ki, telefon, mesaj almıyayım, ya da gün yok ki bir bacının ulaşıp;
“Ne yapayım, eşim nasihat almıyor, çocuğum beni dinlemiyor, ya da annem babam İslâmî yaşantıma karşı, nasihat ediyorum olmuyor, kızkardeşim öğüt dinlemiyor.” Sözlerini duymuş olmayayım.
Nerede hata yapıyoruz ki bizler insanlara empatik gelmiyoruz. Sempatik olamıyoruz, neden gönül alan olamıyoruz, sözü dinlenen değiliz?
Eğer hata bizde ise, Rabbim fehmettirsin ve üslup düzeltmemizi nasip etsin bizlere…
Yok eğer zaten, öğüt almıyorsa, ayetin de uyarısı, hatırlatmak fayda vermiyor ise, o zaman da hidayetin Allah’ın dilediğine lutfettigi bir nimet olduğunun şuurunda olup, uzaklaşmakta fayda var diye betimliyorum bu uyarıyı!
Hemen sonraki ayette;
Alâ 10… “Allah’tan Korkacak olan öğüt alacaktır.”
Şunu iyi anlayın kardeşler!
Eğer bir insan sizin öğretilerinize, sizin nasihatlerinize, sizin Allah adına olan uyarılarınıza can-ı gönülden, tıpkı Abdullah bin Ümmü Mektûm gibi koşmuyor ise,
yani, İçi korkarak;
“Bana anlat! Beni uyar! Nasihat et!” diyenler olmasına rağmen siz onu es geçip, Utbelerle, ekabir tabakası ile, kendini bir şey sananlarla, şımarık, küstah ve haddi aşanlarla uğraşıyor iseniz, kaybediyorsunuz demektir kardeşler!
Emeği, eforu, enerjiyi, kaloriyi yanlış yerde harcıyorsunuz.
Bu nedenle tüm davetçileri, içi titreyerek, Rahmandan korkanları, içi katılaşanlardan ayırd etmeye davet ediyorum…
Dicle Şafak