RESÛLULLAH’IN (SAS) HANIMLARI

Resûlullah (sas) ilk evliliğini Hatice bt. Huveylid ile yapmış ve yirmi beş yıl boyunca tek eşli bir hayat yaşamıştır. Hatice annemizin vefatının ardından yaklaşık iki yıl sonra Sevde bt. Zem’a ile evlenmiştir. Daha sonra o haneye gelin giren annelerimiz: Aişe bt. Ebû Bekir, Hafsa bt. Ömer, Ümmü Seleme ( Hind bt. Ebû Ümeyye), Ümmü Habibe (Remle bt, Ebû Süfyan), Zeyneb bt. Cahş, Zeyneb bt. Huzeyme, Cüveyriyye bt. el- Haris, Safiyye bt. Huyey, Reyhane bt. Zeyd (ya da Şem’un), Mariye bt. Şem’un el- Kıbtiyye, Meymune bt. Haris’tir. Fakat çokta bilinmeyen bir husus var ki; Resûlullah’ın (sas) evlenipte bir araya gelmediği hanımlar ve bunlardan boşadığı hanımlar, Resûlullah’ın (sas) isteyip de nikahı tamamlanmayan hanımlar ve kendilerini Resûlullah’a (sas) bağışlayan hanımlar da kaynaklarımız arasındadır. Bu konuyu derli toplu ele alan kaynak İbn Sa’d’ın Kitâbü‘t-Tabakâti’il Kebîr’idir. Biz de fazla detaya girmeden, isnadları ve tekrarları ele almadan kısaca bu konuyu yazmaya niyet ettik.

Resûlullah’ın (sas) evlenip de bir araya gelmediği hanımlar, bunlardan boşadıkları ve boşanma sebepleri

el- Kilâbiyye

Onun ismi bize ihtilaflı bir şekilde gelmiştir. Kimileri onun Fatıma bt. ed- Dehhak el- Kilâbîolduğunu söylerken, kimileri de Amre bt. Yezid olduğunu söylemiştir. Bu konuda farklı isimler de zikredilmiştir. Evlenip boşanması hakkında da farklı rivayetler vardır. Biz hepsini ele alacağız.

Resûlullah (sas) onunla hicretin 8. yılı Zilkade ayında evlendi.

a- Resûlullah (sas) Amiroğulları’ndan bir kadınla evlenmişti. Allah Resûlü (sas) dışarı çıktığında kadın mescide gelenleri gözlerdi. Resûlullah’ın hanımları bu durumu ona haber verdiklerinde Resûlullah (sas), “Şüphesiz ki, sizler ona taşkınlık yapıyorsunuz.” dedi. Bunun üzerine hanımları, “Biz onu bu durumdayken sana gösterelim mi?” deyince Resûlullah bunu kabul etti ve onlar da bunu yaptılar. Bundan dolayı Resûlullah (sas) onu boşadı.

b- Kendini Resûlullah’tan sakınması üzerine boşanma gerçekleşmiştir. “Senden Allah’a sığınırım” demişti. Resulullah (sas) da, “Sen büyük olana sığındın, aile git.” demiştir. Bununla birlikte ” Bana tuzak kuruldu” derdi.

c- Ağzına hayvan pisliği alır ve “Ben kötü biriyim.” derdi.

d- Resûlullah (sas) onu yakalandığı alaca hastalığında dolayı boşamıştır.

Hicri 60 senesinde vefat etti.

Esmâ bt. en- Nu’mân el- Kindîyye

Nu’mân b. Ebu’l Cevn Medine’ye gelir giderdi. Kardeşleriyle bereber Necid bölgesinde Şerebbe denen bir vadide otururdu. Hicretin 9. yılında( Heyetler Yılı) Kinde kabilesi içinde Resûlullah’ın (sas) yanına müslüman olarak geldi ve “Ya Resûlallah! Seni arapların en güzel dul kadınıyla evlendireyim mi? O, amcasının oğluyla evliydi. Eşi ölünce dul kaldı. O seninle evlenmek ve sana gelmek istiyor.” deyince Resûlullah (sas) onunla on iki ukiyye bir neş mihir karşılığında evlendi. Adam ” Ya Resûlallah! Mihirde kısma!” deyince, Resûlallah (sas), “Ben eşlerime bundan fazla vermedim. Kızlarım da bu miktardan fazla almadılar.” dedi. Nu’man ” Karar sende” dedi. Sonra ” Ya Resûlallah1 Aileni sana getirecek birini gönder de onu alıp getirsin. Ben de senin gösterdiğin kişiyle beraber olacağım. Aileni de onunla beraber göndereceğim” dedi. Resûlullah (sas) EbûUseyd es- Sâ‘idî‘yi gönderdi. Ebû Useyd ve adam oraya varınca kadın girmeleri için için verdi. Ebû Useyd bunun üzerine, “Resûlullah’ın eşlerini başka bir erkek göremez.” dedi. Ebû Useyd kadıma ” Seninle konuştuğun erkekler arasında mahremin olanlar hariç bir perde olması gerekir.” deyince o da onu yaptı. Ben orada üç gün kaldıktan sonra onu bir örtü içinde deveye bindirip Medine’ye geldim. Onu Saideoğulları mahallesine yerleştirdim. Omahallenin kadınları yanına varıp “Hoş geldin” dediler. Oradan ayrıldıklarında onun güzelliğini dile getirdiler. Böylece onun gelişi Medine’ye yayıldı. Ebû Useyd dedi ki: Resûlullah’a gittim. O sırada Amr b. Avfoğulları mahallesindeydi. Durumu ona haber verdim Onun yanına bir kadın girdi. Çok güzel olmasından dolayı ona tuzak kurdular. Ona, “Sen bir kraliçesin, şayet istersen Resûlullah’tan (sas) dilediğini alırsın. Yanına gelirse ondab Allah’a sığın, şüphesiz sana rağbet gösterdiği bir anda ondan istediğini alacaksın.” dedi.

Resûlullah (sas) yaya geldi, orada dizleri üzerine durdu ve onu öpmek istedi. Resûlullah (sas) eşleriyle ilişki öncesinde böyle yapardı. Esmâ, “Senden Allah’a sığınırım” deyince Resûlullah (sas) ondan geri durdu ve “Sen gerçekten sığındın1″ dedi. Ondan uzaklaştı ve bana onu götürmem için emir verdi. “Ey Ebû Useyd! Onu ailesine götür ve iki elbise de ver.” dedi. Ben de onu alıp kavmine götürdüm.

Onunla birlikte kavminin yanına gidince insanlar bağrışıp, ” Şüphesiz sen mübarek olmayan bir kadınsın, başına ne geldi? diye sordular. O da ” Ban tuzak kuruldu ve bana şöyle yap” denildi, deyip kendisine söylenenleri dile getirdi. Ailesi ona ” Sen bizi araplar arasında rezil ettin!” dediler. Ebû Useyd gitmek için davranınca Esmâ ona, ” Olan oldu artık, bundan sonra ne yapayım? deyince, o da “Evinde oturur, örtünür, ve ancak mahrem olanlarınla görüşürsün, Resûlullah ile evlenmiş olmandan dolayı bundan sonra müminlerin annesisin.” dedi. Üzüntüsünün derinliğinden dolayı “Bundan böyle bana Şâkiye (Bedbaht kadın) diye sesleninéderdi. O günden sonra Esmâ, mahremleri dışında kimseyle görüşmedi ve Osman zamanında Necid’de ailesinin yanında vefat etti.

Esmâ‘yı bu duruma sürükleyen kadınlardan ( Aişe ile Hafsa) bahsedilince Resûlullah (sas), “O kadınlar Yusuf’un arkadaşları gibidirler. Onların tuzakları büyüktür.” dedi.

Kuteyle bt. Kays el- Kindîyye

Kinde kabilesinin reislerinden Eş’as b. Kays, Esma bt. Nu’mân’ın Resûlullah’tan Allah’a sığınma haberini alınca, ” Ya Resûlallah! Bu olay seni üzmesin, seni güzellik bakımından bir benzeri daha olmayan biriryle evlendireyim mi?” diye sorunca Resûlullah (sas), ” O kimdir?” diye sordu. Eş’as, ” Kız kardeşim Kuteyle” dedi. Bunun Üzerine Resûlullah (sas), ” Onu eş olarak aldım.” dedi. Eş’as Hadremevt’e gitti. Onu alıp Yemen’den yola çıkınca Resûlullah’ın (sas) vefat haberi geldi. Eş’as kız kardeşiyle beraber memleketine geri döndü. Daha sonra kendisi ve kız kardeşim irtidat etti. Kuyetle’nin irtidat etmesiyle nikah bozuldu. Onunda Kays b. Mekşûh ya da İkrime b. Ebû Cehil evlendiği hakkında farklı rivayetler vardır. Her ikisinin Hz. Ebû Bekir döneminde yeniden müslüman oldukları rivayeti de mevcutttur.

Müleyke bt. Ka’b el- Leysîyye

Resûlullah (sas) insanların güzelliği hakkında konuştuğu Müleyke bt, Kâ‘b ile evlendi. Aişe, bu kadının yanına girip, ” Babanın katiliyle evlenmekten utanmıyor musun? deyince kadın Resûlullah’tan Allah’a sığındı. Bundan dolayı Resûlullah (sas) kadını boşadı. Kadının yakınları Resûlullah’a (sas) gelip, “Ya Resûlallah! O daha yaşı küçük biridir. Bunu anlamış da değildir. ve kandırılmıştır. Onu nikahına geri al.” dediklerinde Resûlullah (sas) buna yanaşmadı. Bunun üzerine onlar da kızı Uzreoğullarından bir akrabasıyla evlenmesi için izin vermesini istediklerinde Resûlullah (sas) izin verdi. O da kabilesinden biriyle evlendi. Bu kızın babası Mekke’nin fethinde öldürülmüştü. Halid b. Velid onu Handame mevkiinde öldürmüştü.

Bintü Cündeb b Damre el- Cümda’iyye

Ne zaman ve nasıl evlendiği hakkında detaylı bilgi bulunmamaktadır.

Sebâ ya da Senâ bt. es- Salt b. Habib el- Süleymiyye

Beni Süleym kabilesinin Beni Haram kolundan bir adam Resûlullah’a (sas), ya Resulallah! Benim güzel ve aklı başında bir kızım var, senden başkasıyla evlenmesi zoruma gider.” deyince Resûlullah (sas) onunla evlenmeye istekli olduğunu gösterdi. Adam daha sonra ” Başka bir husus daha var.” deyip kızının yanında olduğu müddetçe asla bir hastalığa yakalanmadığını belirtti. Bunun üzerine Resûlullah (sas) “Hata ve günahlarla bize gelecek olan kızına ihtiyacımız yok. Zekat verilmeyen malda ve hasta düüşmeyen bedende hayır yokrur.” dedi.

Resûlullah’ın (sas) isteyip de nikahı tamamlanmayan hanımlar ve kendilerini Resûlullah’a bağoşlayan hanımlar

Leyla bt. el- Hutaym el- Evsîyye

Leyla bt. el- Hutaym, eski eşlerine karşı çok sert davranırdı. Kötü ahlaklı olup şöyle demişti: ” Allah’a yemin olsun ki, Muhammed (sas) bu mahalleden hiç bir ensari kadınla asla evlenemeyecektir. Allah’a yemin olsun ki, ona gideceğim ve kendimi ona arz edip evleneceğim. Bunun üzerine Resûlullah’ın (sas) sırtını güneşe döndüğü bir sırada yanına gelmiş ve omuzlarına dokununca, Resûlullah (sas) “Arslanlar yiyesice bu sa kim?” deyince kadın şunu söyledi. ” Ben kuş yiyen ve rüzgarla yarışan o kimsenin kızı, ben Leyla bt. Hutaym’ım. Sana kendimi bağışlamaya geldim. Benimle evlenmen için geldim.” dedi. Bu sözler üzerine Resûlullah (sas), “Evlendim” dedi. Kadın o sırada kalkıp kabilesinin yanına gitti ve ” Resûlullah (sas) benimle evlendi” dedi. Onlar, “Ne de kötü bir şey yapmışsın, sen kıskanç bir kadınsın. Kaldı ki, Resûlullah’ın eşeleri zaten birbirlerini kıskanmaktadırlar. Sana beddua ederler. Git de bu işi boz dediler. Kadın Resûlullah’a gidip, “Ya Resûlallah, Şüphesiz ki Allah sana kadınlarla evlenmeyi helal kılmıştır. Ben dili uzun bir kadınım ve kumalara karşı da sabırlı değilim, bu işi boz” deyince Resûlullah da (sas) nikahı bozdu. Daha sonra Mesûd b. Evs o kadınlaevlendi ve ondan çocuğu oldu. Bu kadın Medine’de etrafı duvarla örülü bir yerde yıkanırken – Resûlullah’ın sözünün gerçekleşmesine sebep olacak şekilde – bir kurdun saldırması ve bedeninden bir parça koparması sonucu hastalanıp öldü.

Ümmü Hâni bt. Ebû Talib el- Kureyşiyye

Asıl adı Fatihe’dir. Annesi Resûlullah’ın (sas) tabiri ile ” Annemden sonra annem” dediği Fatıma bt. Esed’dir. Resûlullah (sas) Ebû Talib’in kızı Ümmü Hani’yi cahiliye döneminde istedi. Onu Hübeyre b. Ebû Vehb’ de istedi ve onunla evlendi. Bunun üzerine Resûlullah (sas) “Ey amcacığım! Hübeyre ile evlendirip beni terk mi ettin?” deyince Ebû Talib “Ey yeğenim! Onlarla bu evlilikten dolayı akraba olduk. Asiller asillere denk olur.” dedi. Daha sonra Ümmü Hani müslüman olunca İslam, onunla Hübeyre’nin arasını ayırdı. Böyle olunca H. 8. yılı Mekke’nin Fethi günü Resûlullah (sas) Ümmü Hani’yi tekrar istedi. Ümmü Hani bunun üzerine ” Ya Resulallah seni cahiliye döneminde sevmişken kim bilir islami dönemde ne kadar severim? Fakat ben çocukları olan bir kadınım. Sana eziyet vermelerinden korkarım” dedi. Resûlullah (sas), “Kadınların en hayırlıları Kureyş’in, develere binip de küçük çocuklarını şefkatle büyüten ve bunun yanında da kocalarını gözeten kadınlardır.” dedi. Ümmü Hani, “Ya Resûlallah! Sen benim canımdan daha değerlisin. Fakat eşin hakları büyüktür. Ben de evlendikten sonra bu konuda kusur işlemekten korkuyor, çocuğumla ilgilenince eşimin hakkını zayi etmekten çekiniyorum.”dedi. Resûlullah (sas) o sırada su istedi. Ona süt getiildi. Kendisi ondan içti ve sonra da Ümmü Hani’ye verdi. Geri kalan sütü içen Ümmü Hani ” Oruçluyken içtim” deyince Resûlullah (sas), “Seni bunan sevk eden ne oldu?” diye sordu. Ümmü Hani, “Senden arta kalanı içmek için için. Yapamayacağım bir şey değildi. O yüzden de vazgeçmedim. Yapabileceğim bir şey olduğu için de onu içtim.” dedi. Daha sonra şu ayet nazil oldu: “Ey Peygamber! Mihirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiğinbi ve elinin altıında bulunan cariyelerini, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık.” Bu ayetin inişinden sonra Ümmü Hani şunu diyecekti: ” Ben Resûlullah’a helal olmadım, çünkü onunla hicret etmedim. Ben Mekke’nin Fethinden sonra serbest bırakılan (tülekâ) kimselerdendi.

Ümmü Hani hakkında çok rivaret vardır. Miraç hadisesinde, Kaza umresinde ve pek çok olayda ismine rastlanır. Ca’de, Amr, Yusuf ve Hani simlerinde çocukları olmuştur. Resûlullah’tan (sas) 46 hadis rivayet etmiştir. Kardeşi Ali’nin vefatından sonra Mekke’de vefat etmiştir.

Dub’âa bt. Amir es- Sa’sa’iyye

Dub’a bt. Amir daha önce Hevze b. Ali el- Hanefi’nin eşiydi. Kocası ölünce ona büyük miktarda mal kaldı. Onunla Abdullah b. Cüd’an et- Teymî evlendi. Fakat ondan çocuğu olmadı. Kadın ondan boşanma talebinde bulundu. Boşanınca bu sefer Hişam b. Muğire ile evlendi ve ondan Seleme adında bir çocuğu oldu. Seleme müslümanların hayırlıları arasında yer aldı. Daha sonra Hişam vefat etti. Bu kadın Arapaların güzel ve en ahlaklı olanlarınadandı. Oturduğunda çok yer kaplardı. Vücudunu saçıyla örteterdi. Güzelliği Resûlullah’ın (sas) yanında dile getirilince onu oğlu Seleme b. Hişam’dan istedi. O da “Anneme danışayım” dedi. Resûlullah’a ” Kadın yaşlanmış denildi. Oğlu, annesine gitti ve Resûlullah (sas) seni benden istedi.” dedi. Annesi ” Peki sen ne dedin?” diye sordu. Oğlu Seleme dedi ki: “Anneme danışayım” dedim. Annesi, “Peygamber (sas) hakkında mı danışılacak? Dön ve onu evlendir! dedi. O da Resûlullah’a döndü, fakat Resûlullah (sas) bu konuda sustu.

Safiyye bt. Beşşame el- Anberîyye

Hicretin 9. yılında meydana gelen Beni Anber Seriyyesi esnasında Beni Temim’in bir kolu olan Beni Anber’den on erkek, yirmi bir kadın ve dokuz çocık esir alınmış, daha sonra Beni Temim’in heyeti gelip müslüman olduğunu bildirince esirler kendilerini iade edilmişt. Safiyye bt. Beşşame de esirler arasındaydı. Resûlullah (sas) ona “Dilersen bana eş olursun. Dilersen kocana gidersin.” deyince Safiyye kocasını tercih etti. Resûlullah (sas) onu gönderince Temimoğulları bu kadına lanet okudular.

Ümmü Şerîk Guzeyne bt. Cabir ed- Devsîyye

Ezd kabilesinden bir kadın olan Ümmü Şerîk’in eşi eşi Ebu’l Aker müslüman olmuştu. Devs kabilesinden müslüman olanlar Resûlullah’a (sas) hicret ettikleri sırada o da Ebû Hureyre ile birlikte hicret etmiştir. Allahu alem hicretten sonra vefat etmiştir. Hakkında başka malumat bulunmamaktadır. Ümmü Şerik bu esnada şunu demiştir: Ebu’l Aker’in annesi yanıma gelip ” Belki sen de onun  dini üzeresin.” dediğinde, “Evet, Allah’a yemin olsun ki, ben de onun dini üzereyim” dedim. Onlar “Allah’a yemin olsun ki, seni ağır bir azaba çekeceğiz” dediler. Sonra da bizleri evlerimizden alıp götürdüler. Bizler Zu’l Halasa’da otururduk. Yerimiz orasıydı. Bir yere gitmek üzere yola çıktılar. Beni en kötü ve en ağır hareket eden bir deveye bindirdiler. Bana ehmek ve bal yediriyorlar ve bir damla olsun su vermiyorlardı.  Öğle vakti olunca güneş tüm kızgınlığını göstermeye başladı. Sıcaktan kavruluyorduk. Derken develerden indiler ve çadırlarını kurdular. Beni güneşin altında bıraktılar. Artık göremez ve işitemez olmuş; şuurumu kaybetmişti. Bunu bana üç gün boyunca yaptılar. Üçüncü günde bana “Dinini terk et” dediklerinde ben bir şey anlayamamıştım. Ancak hecelediklerinde anlayabiliyordum. O anda ben parmağımı semaya kaldırdığımda tevhidi işaret ettim. Allah’a yemin olsun ki, ben bu hal üzereyken bana güç geldi. O sırada gökten soğuk bir kovanın göğsumde olduğunu gördüm. Onu alıp bir yudum içer içmez benden geri alındı. Bir baktım ki kova yer ile gök arasında asılı durumda duruyor. Ben ise ona ulaşmaya güç yetiremiyorum. Derken ikinci kez bir daha verildi, ondan bir yudum içtim. Sonra kaldırıdı. Bir baktım ki kova yer ile gök arsında asılı duruyor. Sonra kova bana üçüncü kez verildi. Ondan kana kana içtikten sonra başıma yüzüme ve elbiselerime döktüm. Bana eziyet edenler yanıma gelip, “Ey Allah’ın düşmanı, bu sana nereden geldi? dediklerinde ben de “Asıl Allah’ın düşmanı olanlar onun dinine muhalefet edenlerdir. Sizin, bu nerden geldi sözünüze gelince, o Allah’ın beni kendi katından rızıklandırdığı bir rızkıdır.” karşılığını v, senin Rabbin bizim de erdim. Hemen kendi su kırbalarının yanına vardılar ve açılmamış olduğunu gördüler. Sonra da ” Şehadet ederiz ki senin Rabbin bizim de Rabbimizdir. Burada sana yaptıklarımızdan sonra seni rızıklandıran kimsedir. O’dur İslam’ı gönderen.” deyip müslüman olduktan sonra topluca Resûlullah’a (sas) hicret ettiler. Benim onlara karşı üstünlüğümü ve Allah’ın bana yaptıklarını biliyorlardı.” İşte bu kadın kendisini Resulullah’a (sas) bağışlayan kimsedir. Ezd kabilesindendir. Resûlullah’a kendisini arz etti. Güzel olup yaşı ilerlemişti. Resûlullah’a (sas) ” Sana kendimi bağışlıyor ve tasadduk ediyorum” dedi. Resûlullah (sas) onu kabul etmedi. Ölünceye kadar da başka biriyle evlenmemiştir. Aişe dedi ki: “Kendini bir erkeğe bağışlayan bir kadında hayır yoktur.” Ümmü Şerik, “Ben, Allah’ın “…kendisini Allah’a hibe edene mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helal kıldık)…” ayetinde mümin kadın olarak nitelendirildiği kadınım” dedi. Bu ayet inince Aişe ona, Allah sana arzu ettiğin şeyde hızlı davrandı” dedi. Konu hakkında ihtilaflı rivayetler vardır.

Başka bir rivayette Ümmü Şerik hicret etmiş ve hicreti sırasında bir Yahudiyle beraber bir müddet yolculuk yapmıştı. O gün oruç tutmuştu. Yahudi, eşine “iftarda su verseydin ya” dedi. Ümmü Şerik susuz olduğu halde gecelemişti. Gecenin son vaktinde göğsü üzerinde bir kova ve taslar konulmuş o da bundan içmişti. Sonra da su kovalarını karanlıkta öylece bıraktı. Yahudi “Su içmiş bir kadının sesini duyuyorum” deyince, Ümmü Şerk, “Hayır Allah’a yemin olsun ki hanımın bana su vermedi” dedi. Ravi buna mukabil şunu da anlatmıştır: “Onun bir yağ tulumu vardı. İnsanlar gelip ondan yağ istediklerinde onlara ödünç verirdi. Bir defasında bir adam gelip ondan yağ istediğinde Ümmü Şerik, “İçinde yağ tortusu bile yok” dedi. Sonra tulumu şişirerek güneşe astı. Dah asonra bir de baktı ki tulum yağ dolu. Bunun için insanlar, Ümmü Şerik’in tulumu Allah’ın mucizelerinden biridir. derlerdi.

Ümmü Şerik’in bir tulumu vardı. Bununla Resûlullah’a yağ hediye etmişti. Bir defasında çocukları ondan yağ istemişlerdi ve o sırada da yanında hiç yağ yoktu. O anda kalkıp tuluma bakmiş ve içinden yağ damladığını görmüştü. O da bu yağdan almiş ve çocuklar ondan yenişlerdi. Sonra küpte bulunan bütün yağı boşaltmış ve bitirnişti. Artık yağları kalmamıştı. Daha sonra Resûlullah’a (sas) gidipte meseleyi anlatınca Resûlullah (sas) “Tümünü boşalttın mı? Şayet boşaltmasaydın belli bir müddet daha devam ederdi” demişrir.

Cabir’den rivayetle; Ümmü Şerik bana Resûlullah’tan (sas), Deccal’den bahsettiği sırada şunu işittiğini anlattı. “İnsanlar ondan dolayı dağlara kaçacaklardır.” Bunun üzerine dedim ki: ” Ya Resulallah! O sırada Araplar ne durumda olacaklar? Resulullah (sas), “Onlar o gün az sayıda olacaklardır.” dedi.

Havle bt. Hakîm es- Süleymiyye

Havle bt. Hakîm kendisini Resûlullah’a bağışlayan kadınlardandı. Fakat Resûlullah (sas) onu geri çevirmiştir. O, Resûlullah’a (sas) hizmet ederdi. Osman b. Ma’zun onunla evlenmiş ve ondan önce vefat etmiştir.

Kendisi Resûlullah’tan (sa) hadis rivayet etmiştir. Hakkında pek çok malumat vardır.

Ümame ya da Ümare bt. Hamza el- Haşimiyye

Babası Resûlullah’ın amcası Hamza, annesi ise Ha’sam kabilesinden Selma bt. Ümeys’tir. Teyzesi Esma bt. Ümeys olup eniştesi Mute’nin şehit komutanı Cafer b. Ebû Talib’tir. Hz. Ali’den rivayetle: “Ya Resulallah! Neden Kureyş’ten evleniyorsun da bizden (Haşimoğulları) evlenmiyorsun?” dediğimde bana, “Yanında kimse var mı?” diye sordu. Ben de “Evet, Hamza’nın kızı var” dedim. Bana, “O benim süt kardeşimin kızıdır. Nesep yönünden haram olandır, süt emmeyle de haram olur.” dedi.

Abbas’tan rivayetle: “Umare ve annesi Selma Mekke’de ikamet ediyorlardı. Resûlullah (sas) kaza umresi için Mekke’ye gidince Ali, Resûlullah (sas) ile görüşerek, “Neden amcanın kızını bir yetim olarak müşriklerin asında bırakıyorsun? deyince, Allah Resûlü (sas) onu götürmesine engel olmadı. O da Umare’yi Mekkeden çıkardı. Zeyd b. Harise kendi velayeti altında olması hususunda talepte bulundu. Çünkü Hamza’nın vasisi idi. Ayrıca Resûlullah (sas) muhacirleri kardeşleştirdiği zaman onları kardeş ilan etmişti. Zeyd “Kardeşimin kızını yanıma almakta ben daha çok hak sahibiyim” dedi. Cafer b. Ebû Talib bunu duyunca ” Teyze anne gibidir, hanımım olan teyzesi Esma’nın konumundan dolayı onu yanıma almaktabben daha çok hak sahibiyim” dedi. Ali ise “Görüyorum ki amcam kızı hakkında tartışmaktasınız halbuki onu ben Mekke’den müşriklerin arasından çıkardım. Öte yandan ona benden daha fazala bir yakınlığınız da yok. Bu sebeple ben sizden daha fazla hak sahibiyim” dedi. Resûlullah (sas) şunu söyledi: ” Ben aranızda hüküm vereceğim. Ey Zeyd! Sana gelince sen Allah’ın ve elçisisinin mevlasısın. Ali sen ise benim kardeşim ve arkadaşımsın. Cafer sen ise yaratılış cihetiyle de ahlaken de bana benzemektesin. cafer sen daha önceliklisin. Çünkü onun teyzesiyle evlisin. Bir kadınla teyzesinin ya da hasasının üzerine evlenemez.” Resûlullah (sas) bu konuda Cefer’in lehine hüküm verdi.

Muhammed b. Ömer dedi ki: O anda Cafer kalkıp sekmeye başladı. Resûlullah (sas) onu neden yaptığını sorunca Cafer şunu söyledi: “Ya Resûlallah! Necaşi bir kişiden denildidinde, “O benim süt kardeşimin kızıdır.” cevabını verdi. Resûlullah (sas) onu Seleme b. Ebu Seleme ile evlendirdi. Bundan doayıdır ki, Resûlullah (sas) ” Seleme’ye karşılığını verdim mi?” derdi. (Resulullah Seleme’nin annesi Ümmü Seleme ile evlenmiş, daha sonra da onu amcasının kızıyla evlendirmiştir. Bu manada bu sözü söylemiştir.)

Havle bt. Huzeyl el- Kelbiyye

Babası Huzeyl b. Hubeyre, annesi Halife b. Ferve’nin kızıdır. Aynı zamanda da kardeşi Dıhye’tül Kelbî‘dir. Dıhye b. Ebû Hanife’nin de kız kardeşidir.

Resûlullah (sas) Havle bt. Huzeyl ile evlendi fakat daha Resûlullah’a varmadan yolda hayatını kaybetti. Onu yetiştiren halası Dıhye’nin kız kardeşi Hırnık b. Ebû Hanife’dir.

Şerâf bt. Halife el- Kelbiyye

Dıhye’nin kız kardeşidir. Havle b. Huzeyl hayatını kaybedince Resûlullah (sas) Dıhye’nin kız kardeşi Şeraf bt. Halife ile evlendi. Fakat onunla zifafa girmedi.

Başka bir rivayette, Resûlullah (sas) Kelb kabilesinden bir kadınla evlenmek istemişri. Onu görmesi için Aişe’yi göndermişti. Aişe dönünce Resûlullah (sas) ona “Ne gördün?” diye sordu. Aişe, ” Uzun değildi.” cevabını verdi. Resûlullah (sas) ona, “Sen onun uzun olduğunu gördün, yanağında ben olduğunu da gördün. Bundan da tüylerin diken diken oldu.” dedi. Aişe, “Ya Resulallah! Senden bir şey saklanmaz.” dedi.

Mücahid’den rivayetle: Resûlullah (sas) biriyle evlenmek isteyip de geri çevrilince bir daha o kimseye teklif götürmezdi. Bir kadını istediğinde kadın ona ” Ben babama danışayım” demişti. Kadın Resûlullah (sas) ile karşılaşıp da durumu haber verince  Resûlullah (sas),”Senden başkasını bulduk.” demişri.

Not: Kaynak bilgiye bağlı kalmaya çalıştık. Her hangi bir şekilde yorum yapmaktan imtina edip sacede malumat ilavesi yaptık. Sahabe hakkında daha fazla bilgi vermeyip konu dışına çıkmamaya gayret ettik.

Kaynak: İbn Sa’d, Kitabü‘t-Tabâki’l- Kübrâ, c.10, sf. 148-170, Siyer Yayınları

Daha detaylı bilgi için bkz: Siretü İbn İshak (ö.151) ve Siretü İbn Hişam (ö.218)

Vakıdî (ö. 207), el-Megaziyü’n-Nebeviyye ve Tarih-i Kebir

İbn Sa’d (ö. 230), Tabakâtü’l-Kübrâ

el-Belâzurî (ö. 279), Ensâbu’l-Eşraf ve Fütühu’l-Buldân

Taberî (ö. 310), Tarihu’t-Taberî

İbn Hazm (ö.456), Cevâmi’u’s-Sire ve Cemheretü Ensâbi’l-Arab

İbn Esir (ö.630), el-Kamil fi’t-Tarih

İbn Seyyidünnâs (ö.734), Uyûnü’l-Eser

İbn Kayyim el-Cevziyye (ö.751) Zadü’l-Me’ad

İbn Kesir (ö.774), el-Bidâye ve’n-Nihâye

Markîzî (ö.845), İmtâu’l-Esma ve el-Haber ani’l-beşer

Semhûdî (ö.911), Vefâu’l-Vefa

İmam Kastalani (ö.924), Mevâhibü Ledünniye

Muhammed b. Yusuf ed-Dimeşki (ö.942) Siretü’ş-Şâmiyye

Nûreddin Halebî (ö.1044), es-Siretü’l-Halebiyye (İnsanü’l-Uyûn)

Elbette siyer alanında yazılmış eserler sadece bunlarla sınırlı değildir. Biz birazda en önemli gördüğümüz eserleri sizlerle paylaşmak istedik. Bu eserlere ilave olarak aslında doğrudan siyer ile alakalı olmayıp, özel olarak sahabeyi anlatan kitaplardan dört önemli eseri de burada anmamız gerekmektedir. Değil mi ki; talebeyi anlamak, muallimi anlamaktır; değil mi ki her sahabîye Efendimiz’den bir iz düşmüştür, o halde sahabeyi anlatan bu kitaplar bize siyere dair birçok bilgiye ulaşmamıza imkân sağlayacaktır. Bu alanda yazılmış mühim dört eser ise şunlardır:

İbn Kâni (ö.351), Mu’cemu’s-Sahabe

İbn Abdilberr (ö.463), el-İstiâb fî Ma’rifeti’l-Ashab

İbn Esir (ö.630), Usdu’l-Ğabe fî Ma’rieti’s-Sahabe

İbn Hacer (ö.852), el-İsâbe fî Temyizi’s-Sahebe

ŞADİYE TAŞÖZ

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir