Güneydoğunun Yiğitleri…

Gencecik bedenler vardır, bedenleri küçük ama yürekleri büyük…
Batman ziyaretimde mezarlığa uğradım. Güneydoğu’nun 90’lı yıllarda İslamî davayı yüklenen ve bu uğurda canlarını seferber edenlerin defnedildiği mezarlığa…

Yaşları 15 ile 30 arasında olan gençler davayı anlamakla kalmamış, inançları uğrunda feda olmuştular. Can vermiştiler ve Şehid (inşaallah) düşmüştüler.

Bugün bu yaşlar, meseleleri idrak yaşı olarak bile kabul edilmemekte iken o gün bedenini dava yükünün altına koyma ve şehadet aşkı ile tutuşma yaşıydı.


Evet, o gençler İran’ı seviyordu ama mazlumun yanında olduğunu düşündüğü, zulmün ve zalimin karşısında biricik İslam devleti olduğunu ZANNETTİKLERİ büyük nifak devleti İran’ı seviyorlardı.


Yoksa şia’ya ve şii zihniyetine aşık bir gençlik ve nesil değildi onlar. Ehli Sünnetin berrak akidesine inanmış ve bu uğurda cansiper olmuş yiğit gençlerdi.


“Yazsam acep ne derler?” diye düşünmedim değil tabii, ama ne güzel demiş Ömer; “Hakkın hatırı bende dost bırakmadı.” diye.
Ben de “olsun” dedim. Bize kendi hakikatleriyle, cemaat, camia ve hocalarının çizdiği ölçü ile değer veren ve kendi cetveline uyduğu için bizi sevenler sevmeyebilirler.

Kınama haklarına da sahipler ama Allah, kınayanı da kınananı da unutmamaktadır. Hakka şahitlik edenleri de unutmamaktadır.


Hep derim, “kendi değerlerimize sahip çıkalım” diye. Zira kendi değerlerimiz bize gerçek tecrübeyi hissettirebilir. İlke kazandırabilir.


Köy köy dolaşıp davet ettiğimiz yaşlar ile onların şehid olduğu yaşlar birdi. Ve o gün köyleri gezip kovulan bizler o köy yollarının birinde pusuya da düşürülebilirdik. Fakat Allah’ın bize nasip etmediği o tatlı son eğer bizi bulsaydı o vakit bizi şii akidesinde bulmuş olmayacaktı!

Zira biz, Ehli Sünnetin pak akidesine inanmıştık. Hatta şii düşüncesinin en parlak ismi olan Humeyni’yi ifşa eden Said Havva okuyor, onunla besleniyorduk.


Şehid (İnşaallah) Hüseyin Velioğlu da kendi videolarında arkasına hep Said Havva kitaplarını almaktaydı. Ehli Sünnet’in yetiştirdiği önemli bir isim ve şiayı en erken tanıyan kıymetli mütefekkir Said Havva’ya bu tarz bir eylem ile referans olmaktaydı.
Demek ki bu hareketin başı ve ilk dönemi asla şii değildi. Bugün Suriye’de Esed ile kol kola girip Müslümanları katleden İran’ın hamisi ise hiç değildi.


O davetinde ne Çeçenistan’ı, ne Afganistan’ı ve ne de dünyanın herhangi bir beldesinde İslami bir mücadele veren bir yeri atlamadı ve es geçmedi. Onların zulme karşı olan direnişiyle onları örnekledi. Bugün olsa bugün de aynı şekilde zalimlerin yanında değil mazlumların yanında bir söylem geliştirirdi. Zira insanın yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır.


Kardeşiniz olarak bir nasihatimdir ki;
Kendi ülkenizin dinamiklerini de, olumlu olumsuz hareketlerini de sağlıklı bir şekilde okuyun, araştırın ve istifade edilecek her noktasından da istifade edin.


Madem ki hikmet ümmetin yitik malıdır ve nerede bulursa almalıdır ve madem ki bizler bu ümmetin birer ferdiyiz, o vakit bilelim ki o hikmet, bizim yitik malımızdır…

Abdullatif Mermer

You may also like...

2 Responses

  1. Abdulbasit elluci dedi ki:

    Es selamun aleykum
    MasaAllah yazinizi cok begendim .

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir