İSLAM, HİDAYET ve IRKÇILIK

Eğer ki imanın ırkından sonra geliyorsa Müslümanlığını, namazını, orucunu bir daha gözden geçirmelisin.

Çünkü iman hiçbir ırkı ve görüşü kendisinden üstün veya kendisine muadil olarak kabul etmez! İslam var olduğu yerde üst çatı olarak ve birleştirici pozisyonda bulunur ancak!

Kendi çatısı altına aldıklarını da kendi potasında nizama sokar. Kendisine zıt olanları ilga, zıt olmayanları da islah veya ibka eder. İslam’ın bu fonksiyonunu iptal edip herhangi bir ırkın veya ideolojinin çatısı altına girdirmeye çalıştığınız zaman İslam’ın varoluş amacına pranga vurmuş olursunuz.

İslam, insanların prangalarını kırmaya, kula kulluktan kurtarmaya gelmişken prangaya vurulmayı kabul etmesi mümkün müdür ki insanlar ısrarla onu ideolojilerine, faşistliklerine basamak etmek istiyorlar! Yıllardır parti sloganlarıyla, okul törenleriyle yapılanlar yetmediği gibi son 4-5 yıldır çekilen savaş dizilerinin senaryolarıyla da bu işi iyice rayından çıkardılar.

Allah azze ve celle bizleri İslam nimetiyle nimetlendirdiği halde birileri ısrarla Türkleri ve Kürtleri ırkçı söylemlerle eski dinlerine çağırıyorlar.

Mel’un iblis, tekbir ve tevhid nidalarıyla fethedilen bu topraklarda ısrarla şirki ve küfrü tekrar yeşertmek istiyor ve bunun için de en etkili silah olarak ırkçılığı kullanıyor. Birileri de ısrarla buna tuz biber döküyor. Güya tarih dizileri için açılan hastaghlar bile buram buram ırkçılık kokuyor.

Buna karşılık bizler de mensubu olduğumuz halkları ısrarla İslam’ın nurlu yoluna davet etmeliyiz ve demeliyiz ki;

Ey Kürtler ve Ey Türkler, sakın ha Allah’ın İslam nimetine karşı küfran-ı nimet etmeyesiniz.

وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدٰى

– Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da doğru yola iletmedi mi? (Duha 7)

Eğer Allah hidayet etmeseydi Kürtleri zerdüştlükten, Türkleri şamanizmden ve Arapları putperestlikten kim kurtaracaktı!

من يهد الله فهو المتد ومن يضلل فلن تجد له وليّ مرشدا

Allah kime hidayet ederse o, doğru yolu bulandır. Kimi de saptırırsa artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın. (Kehf 17)

… فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ اِلَّا الضَّلَالُ فَاَنّٰى تُصْرَفُونَ

– …Haktan sonra da sapıklıktan başka ne vardır!

O halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz? (Yunus 32)