Gazaba Müstahak Olmak

Gazaba müstahak olmak, her zaman yaptığından mütevellit olmayabilir. Bazen nerede durduğun, nasıl bir tavır aldığın da çok önemlidir!…

İşte Arapçadan çevirdiğim şu kısa makale, bu bağlamda çok manidardır.

– Demokrasiye göre; Lut (as), toplumun çoğunluğunu oluşturduklarından, kavminin -eşcinsel- rezilliğini kabul etmeliydi.

– Liberalizme göre; Lut (as)’un onları engelleme hakkı yoktu. Zira kararlarında özgürdüler. Özellikle de kimseye bir zararları olmadığı sürece!

– Laikliğe göre; iki tarafın rızasıyla olan cinsel ilişkilere kimse karışamaz!

– Aydınlıkçı düşünceye göre; Lut (as)’un kavmi, gariban ve mazurdu. Çünkü onlar -tabii olarak- fuhşiyat yapmaya mecbur eden genetik bir kusurdan muzdariplerdi.

– Modern medeni devlete göre; eşcinseller de halktan bir gruptur. Dolayısıyla herkes onlara saygı göstermeli, rezilliklerini yapma haklarını tanımalı, hatta parlamentoda kendilerini temsil etmelerine olanak sağlamalıdır.

►Ancak fıtrat dini İslam diyor ki;

Lut (as)’un kavmini caydırmaya gücü yoktu. Bu sebeple yaptıklarına karşı çıkıp dil ile onlara nasihat ederek kalbiyle huylarını çirkin, kerih ve menfur gördü. Sonra defaatle yaptığı fakat sonuçsuz kalan davetin ardından Rabbani bir emirle mekânlarını terk etti. Akabinde üzerlerine Allah Teâlâ’nın; «Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik; üzerine Rabbinin katından, işaretli olarak yığın yığın sert taş yağdırdık. Bunlar zalimlerden hiçbir zaman uzak olmayacaktır.» [Hud: 82] sözleriyle ifade ettiği Rabbani azap yağdı.

Hakikatte; demokrasi, liberalizm, laiklik, modernite, sivil devlet… iddiadan başka bir şey verememekte ve usul, füru ve ahlakıyla İslam’a karşı bir münazaa, bir çekişme halindedir. İman ile küfür arasındaki tenakuz ve zıtlık gibi İslam ile bunların arasında hiçbir bağ yoktur!…

Lut (as)’un karısı onlarla bu fuhşiyata ortak değildi. Ancak -bugünün tabiriyle- açık fikirliydi; onların farklılığını kabul ediyor, ikrar hatta bu işte onlara yardım ediyordu. Neticede cezası, Allah Teâlâ’nın; «Bunun üzerine Lut’u ve ehlini kurtardık; yalnız karısı, geride kalıp helaka uğrayanlardan oldu.» [Araf: 83] sözleriyle açıkladığı sonuç oldu.

Bu, Allah’ın sınır ve hudutlarında idealizm ve açılım iddiasında olan herkes için açık ve sert bir derstir.

[Burhanüddin Aldiyaî]

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir