Beraat Kandili

4.5. Beraat Kandili

 Yukarıda da geçtiği gibi, Berat kandilinden kasıt, Şaban ayının 15. gecesidir. Malikilerin önemli isimlerinden Ebu Bekir İbnü’l-Arabi çok değerli eseri Ahkamü’l-Kur’an’da der ki: “Şaban’ın yarı gecesinin ne fazileti ne de rızıkların bu gecede belirlendiğine dair itimat edilecek bir hadis rivayeti yoktur, önemsemeyin.” Öyle görünüyor ki İbnü’l-Arabi konuyla alakalı rivayetlere itibar etmemiş ve temelden yok saymıştır.  

Fakat bu gecenin faziletine dair bazı zayıf rivayetler bulunuyor. Bununla beraber bazı sahabilerin bu geceyi ibadetle geçirdikleri nakledilmiştir. Söz konusu rivayetlere bir örnek verecek olursak, Tirmizi’nin aktardığı şu hadisi verebiliriz: «Aişe (ra)’den rivayete göre, O şöyle demiştir: Bir gece Resûlullah ﷺ’ın yanımda olmadığını görerek çıktım ve ararken Baki Mezarlığı’nda buldum. Allah ﷻ ve Resûlü ﷺ’nün sana haksızlık etmelerinden mi kuşkulandın? buyurdu. Ben de dedim ki: “Ey Allah’ın Resûlü, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.” Bunun üzerine; “Allah, Şaban ayının yarısında dünya semasına iner ve Kelb Kabilesi’nin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahı veya günahkârı bağışlar” dedi.» [1]   

Ancak Tirmizi bu hadisi zayıf görerek şöyle der: “Aişe (ra)’nin hadisini bu şekliyle sadece Haccac’ın rivayetinden biliyoruz. Muhammed’den işittim ki bu hadisin zayıf olduğunu ve Yahya b. Ebi Kesir’in, Urve’den işitmediğini söylerdi. Haccac b. Ertaa, Yahya b. Ebi Kesir’den hadis işitmemiştir.

Bu konuda rivayet edilen diğer hadislerin de zayıf olduğu âlimlerce açıklanmaktadır. Genelde hadislerin senetlerinde kopukluk ve meçhul kişiler olduğu belirtiliyor. Ameli boyutta zayıf hadisler, genel fetvalara dayanak olmazlar. Ancak mendub amellerde kişisel olarak temel alınabileceği, âlimler tarafından beyan edilmiştir.

Başka bir hadiste; «Allah Teâlâ Şaban’ın yarısında bütün halkına (yarattıklarına) muttali olur ve müşrik veya kindar haricinde herkesi affeder.» [2] denilmektedir. Birçok yoldan gelen bu hadisin versiyonları zayıftır. Ancak Elbani, hadisin farklı yollardan birçok sahabiden rivayet edildiğini, dolayısıyla birbirini takviye ettiğinden, sahih derecesine çıktığını söyler. [3]  

İbni Hacer Heytemi de der ki: “Velhasıl bu gecenin bir fazileti var ve bunda mahsus bir mağfiret, bir isticabet (duanın kabulü) vaki oluyor. Onun için Şafii (ra) der ki: Bu gecede duaya icabet edilir. Asıl tartışma, bu geceye özel kılınan namazdadır. Biliyorsun ki bu namaz çirkin ve mazmum bir bidat olup faili bundan men edilir.” [4]

Takiyüddin Ebu Abbas bu geceyle ilgili, “Şaban’ın 15. gecesinin fazileti hakkında hadis ve eserler vardır ve seleften de bir taifenin bu gecede namaz kıldıkları nakledilir.  Kişinin bu geceyi yalnız ihya etmesine itiraz edilmez. Ondan önce sahabilerin bunu yapmış olması bir dayanaktır, inkâr edilemez” [5] diyor. 

İbni Nuceyim ise bu konuda şöyle der: “Ramazan’ın son on gecesini (Kadir Gecesi) iki bayram gecesini; Zilhicce’nin ilk on gecesini ve Şaban’ın on beşinci gecesini, hadislerde olduğu şekilde ihya etmek, sünnettendir. Bu geceleri ihya etmek için camilerde toplanmak ise, mekruhtur.” [6]

Yukarıdaki nakillerle birlikte İbni Nuceyim’in bu sözleri çok net ve açık olduğundan, başka nakil yapmaya gerek bırakmıyor. Başta Kadir gecesi olmak üzere hakkında nass bulunan diğer geceleri, her mümin kendi evinde, yapabildiği kadar ibadetle geçirmesi sünnettir. Ancak bunlar için camilerde toplanmak ve cemaatle bazı namazlar kılmak mekruh ve bidattir, uzak durmak gerekir. Yoksa kişi sevap kazandığını zannederken bütün çabası boşa gidebilir ve hiçbir hayır elde etmeyebilir. İslam’da ibadetler nasıl beyan edilmişse, öyle eda edilmesi gerekir. Aksi takdirde hiçbir yararı kalmayabilir ve bütün amel boşa gidebilir. Ayette denildiği gibi; «(Bunlar) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir [7] Allah boşuna uğraşanlardan eylemesin. Âmin.

Gerek bu zayıf rivayetler ve gerekse seleften nakledilen ihya haberleri olsun, sadece bu gecenin faziletini beyan etmektedir. Bu geceye mahsus bir namaz veya ibadetin bulunduğuna dair ima dahi bulunmuyor. Berat kandilinde onar rekât olarak kılınan yüz rekâtlık namazsa, asılsızdır ve buna bağlı olarak dillerde dolaşan metin, hadis olmayıp uydurma bir haberdir.

Yukarıda İbni Hacer’in İmam Şafii’den naklettiği sözlerini aktardık. Şafii buna çirkin ve mazmum (kötü) bidat diyor. Ayrıca İbni Hacer devamında şunları da eklemektedir: “Ne var ki Mekhûl, Halid b. Me’dan, Lokman gibi bazı Şamlı tabiîlerin bu geceyi tazim ederek bolca ibadet etmeye çalıştığı ve insanların sahih bir delile dayanmadan bu gecede üretilen bidatleri bunlardan aldığı aktarılmıştır. Bundan dolayı denilmiştir ki, bunlar söz konusu fiillerinde bir takım israiliyat izlerine dayanmıştır. Bu sebeple A’ta ve İbni Ebi Muleyke gibi Hicaz âlimleri ile Medine fukahası bunların yaptıklarına karşı çıkıp inkâr etmiştir. Ayrıca bu, Şafii, Malik ve diğer âlimlerin de sözüdür. Hepsi de bunun bidat olduğunu, ne Resûlullah ﷺ ve ne de herhangi bir sahabiden böyle bir şey sabit olmadığını söylemiştir.” 

Yukarıda İmam Nevevî’nin de sözleri geçti; “Regaip namazı ve Şaban’ın 15. gecesinde kılınan namazların ikisi de çirkin birer bidattir, ikisinin de hadisleri uydurmadır… İhya ve Kutu’l-Kulub’un sahiplerinin kitaplarında zikrettiklerine kanmayın …” [8] dediğini görmüştük.

Ebu Bekir Dimyati ise, bu namaza birkaç tane daha ekleyerek; “Şaban’ın ortasında kılınan yüz rekâtlık namaz, Ramazan’ın son cumasında, kılınmayan kazalar niyetiyle kılınan on yedi rekâtlık namaz, Aşure gününde kılınan dört rekâtlık namaz ve her haftaya has kılınan namazlar ve bunların hadisleri uydurmadır, batıldır. Bunları nakledenlere aldanmayın” [9] diyor.

İbni Hacer de, bu konuyla ilgili kendisine sorulan bir soruya cevaben, Dimyati’nin sözlerine yakın ifadelerin ardından şunları ekliyor: “Eğer bu namaz, bütün sene namazlarında oluşmuş gevşekliklere kefaret düşüncesiyle kılınırsa, büyük bir haramdır ve insanların bundan men edilmesi gerekir.” [10]

Ebu Şamme ise konuyla alakalı şu tespitte bulunur: “Bu rivayetlerde (Şaban’ın 15. gecesi hakkındaki hadisler) hususi bir namazın beyanı yoktur. Ancak bu gecenin faziletini belirtmektedir. Geceyi ihya etmekse, bütün senenin gecelerinde olduğu gibi müstehaptır. Mahzur ve münker olan şey, bazı geceleri hususi bir keyfiyette,  hususi bir namazla tahsis etmek ve bunu da İslam’ın şiarından olan Cuma, bayram ve teravih namazları gibi izah etmektir.” [11]

4.6. Değerlendirme

Sanırım konuyu daha fazla uzatmaya hacet kalmadı. Burada son vermeden önce şu hususa dikkat çekmek isterim. Günler ve geceler fazilet açısından aynıdır, hiçbir günün veya gecenin diğerine üstünlüğü, fazileti bulunmuyor. Bu açıdan hepsi eşittir, fakat Allah Teâlâ bazı vakitlerde duanın daha makbul ve ibadetlerin daha faziletli olacağını haber vermiştir. Bu durum Allah ﷻ’ın bir lütfu ve mümin kullarına bir ikramıdır. Örneğin Ramazan ayında oruç tutmak farz olmasının yanında diğer bütün vakitlerin oruçlarından çok daha hayırlıdır. Aynı şekilde Ramazan’ın son on gecesinde saklı olan Kadir Gecesi’nde yapılan dua ve ibadetlerin diğer gecelere, Cuma gününde yapılan ibadetlerin diğer günlere ve bugünde saklı olan bir saatte dua etmenin diğer saatlere göre daha makbul ve sevaplı olduğunu ayet ve hadislerden biliyoruz. Oysa Ramazan ayı da diğer aylar gibi belli günlerden oluşan bir zaman dilimidir.

Aynı vecihle Kadir Gecesi de diğer geceler gibi bir gece ve Cuma günü de diğer günler gibi bir gündür. Ancak Allah Teâlâ bunlarda yapılan ibadetlere önem vermiş ve bize bir ikram olarak takdir etmiştir. Dolayısıyla gün ve geceler arasındaki ayırım, ancak Allah’ın iznine ve bunu haber vermesine bağlıdır. Yoksa gün, gece, ay ve yıl olarak nitelendirilen zaman dilimleri veya daha genel bir ifadeyle zamanın kendisi hareket birimlerinden (veya bizim için dünyanın güneş etrafında dönmesinden) ibarettir. Dolayısıyla bir hareket biriminin veya hareket birim mecmuasının diğerinden daha faziletli olduğu düşünülemez.

Diğer taraftan işin bir de ruhsal açısı vardır. Bazı zaman ve mekânlarda insanlar dünya ile olan ilişiklerini asgariye indirerek Allah’a öyle yönelir. Bu da daha simimi, daha sade bir kalple dua ve ibadet etmelerini sağlar. Dolayısıyla böylesi dua ve ibadetlerin Allah katındaki değeri artar. Sözgelimi Kâbe veya Arafat gibi manevi atmosferin daha yüksek olduğu mekânlardaki ruh haliyle sıradan bir mekândaki ruh hali birbirinden çok farklıdır. Aynı şekilde Kadir Gecesi, insanların derin uykulara daldığı gecenin bir vakti veya Ramazan’ın manevi atmosferi içerisinde bir sahur vaktinde Allah’a yönelmenin psikolojik hali, farklı olur. İnsanın dünya ile bağlarını asgariye indirip daha sade ve daha masumane bir kalple ve ayrı bir içtenlikle Allah Teâlâ’ya yöneldiği bu zaman ve mekânlardaki ibadetlerin yeri farklı olur. Bunlar da yine Allah Teâlâ’nın mümin kullarına ayrı bir ikramıdır.

Allah bizi; «Yoksa onların, Allah’ın dinde izin vermediği bir takım şeyleri kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır?» [12] ayeti ve «Her kim, bizim işlemediğimiz bir amelde bulunursa, o ameli kendisine reddedilir.» [13] hadisin mefhumuna girmekten korusun ve bize Resûlü ﷺ’nün sünnetine tabi olmayı, ona sıkı sıkı bağlanmayı nasip eylesin, inşallah. Âmin.

—————

[1] Tirmizi: 670.

[2] Tirmizi: 1380 [1390]; İbni Hibban: 5782 [12: 481]

[3] Es-Silsiletü’s Sahiha, Elbani: 3/135

[4] Fetava’l Fıkhiyye’l Kübra, İbni Hacer el-Heytemi.

[5] Mecmûü’l-Fetava, Takiyüddin Ebu Abbas.

[6] El-Behrû’r-Raik, İbni Nüceyim; Er-Reddü’l-Muhtar, İbni Abidin.

[7] Kehf: 104.

[8] Mecmu, Nevevî.

[9] İanetut-Talibin, Ebu Bekir Dimyati.

[10] Fetava’l Fıkhiyye’l Kübra, İbni Hacer el-Heytemi.

[11] El-Bais ala İnkari’l-Bida’a ve’l-Havadis, Ebu Şamme.

[12] Şura 21.

[13] Müslim: 3243; Buhari: 21.

İbadet Sanılan Bidatler, Burhanüddin Aldiyaî

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir