İnsan da Bir Hurma Ağacı Gibi Olmalı

Ağaç gibi herkesin bildiği, anladığı, tanıdığı bir örnekle Yüce Allah’ın insanlara hitap ettiğinin ve yine herkes tarafından önemli bir meselenin çok iyi idrak edilip anlaşılmasını istediğinin altını çizen Mermer, konu bağlamında şunları söyledi: “Bu mesele, tevhid meselesidir. Yüce Allah’ı birleme, kabul etme meselesidir. Allah’ın dinini anlama ve insanlara ulaştırma meselesidir. Yüce Allah, iki şeyden örnek veriyor bizlere; bir güzel söz, bir de kötü söz. İkisinin karşılaştırmasını yapıyor ve bu karşılaştırmanın sonucunda hangisini tercih edersek ne ile karşılaşırız, neyi buluruz, bize onu anlatıyor.”

İlk okuduğu 24. ayetin başında geçen “elemtera/görmez misin” ifadesinin üzerinde özellikle duran Mermer, burada Rabbimizin dikkatleri çektiğini, bahsedeceği çok önemli bir konuyu görüp görmedikleri noktasında uyardığını, muhatabın bütün dikkatlerini vermek istediği mesajın etrafında toparlamayı amaçladığını belirtti. Ve buradan yola çıkarak bütün İslam davetçilerinin, önemli mesaj taşıyıcıların tümünün de aynı minval üzere muhatap aldıkları şahıs ve kitlelerin kendilerine verilecek mesaja çekilmeleri gerektiğini anlattı. “Toplumun dikkatini olumlu yönde üzerine çekemeyen hiçbir davetçi başarıya ulaşamayacaktır” diyen Mermer, bir ayetin, bir vurgunun ne kadar derin anlamlar taşıyabileceğini bir kere daha bizlere hatırlatmış oldu. 

Yüce Allah’ın kendi dinini, kitabını ve kitabının mesajını bir ağaca benzettiğinin üzerinde durarak bu nokta çerçevesinde düşünmeyi önemseyen Mermer, sözlerine şöyle devam etti: “Bu ağaç, öyle bir ağaç olacak ki kökleri yerde yer bulmuştur ama dallarının da semadan beslenmesi ve semadan onay alması gerekir. Yani bu din, bu mesaj, senin zihninde ve kendi kelamında ya da iç dünyanda şekillendirip de kabul ettiğin bir tevhid değildir. Bu kök, yerde olacak ya da geçmişten gelecek, dalları ise geleceğe dayanacak ve bunun tasdiği de gökten olacak. İşte bu, böyle bir ağaç! Geçmişi, kökleri ta Âdem aleyhisselam’a dayanır bu ağacın. Köklü bir din, köklü bir davadır İslam.”

‘İnsanların halası’ hurma

Kimi rivayetlerde bu ağacın hurma ağacı olduğu söylenmiş ve ravilerimiz de bundan yola çıkarak onun hurma ağacı olduğunu kabul etmişler. Bununla birlikte Yüce Allah’ın yalnızca “ağaç” ifadesini kullanmasının üzerinde kafa yorduğunu söyleyen Mermer, burada evrensel bir noktaya işaret etmek amacı taşınacağını ama yine de Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) “hurma ağacı” dediyse doğrusunun da o olacağını kabul etmek gerektiğini ifade ettikten sonra şunları kaydetti: “Hurma ağacını biraz inceledim. Allah Rasulü (sav), hurma ağacı için ‘insanların halası’ ifadesini kullanıyor. Rivayetler, Âdem (as)’ın yaratılmış olduğu toprağın arta kalanından hurma ağacının yaratıldığını söyler. Hurma ağacını incelediğinizde, ömrünün altmış ya da yetmiş sene olduğunu görürsünüz. Çok nadir olarak yüz-yüz on seneyi bulan olur. İnsanların genelinin ömrü de aynı şekilde altmış-yetmiş sene değil mi? Çok nadirimiz yüz ya da yüz on sene yaşıyoruz değil mi? Hurma ağacı, meyvesini ortalama on iki veya on üç yıldan sonra vermeye başlar. İnsanlar da on iki-on üç yaşlarından itibaren akıl baliğ olurlar. Hurma ağaçlarının meyvelerini verdikleri en iyi dönem, yirmiden sonraki yani otuz-otuz beş yıl dönemleridir. İnsanların da en çok enerjik oldukları dönem yine bu dönemleri değil midir? Yine hurma ağacının yavrusu, hemen yanından çıkar. Dişi ve erkekleri var; aynı diğer ağaçlarda olduğu gibi.”

Yüce Rabbimiz, bir şeyi örnek verdiğinde, bizlerin de o örnek üzerine yoğunlaştığımızda farklı ayetlerle karşılaşabileceğimizi zikreden Mermer, on iki-on üç yılını doldurmuş yavru bir hurma ağacını, yerinden koparıp da dünyanın herhangi bir yerinde büyümesine elverişli bir toprağa diktiğimizde meyvesini, yemişini vereceğini söyledi.

Abdullatif Mermer’den yine öğrendiğimize göre, hurma ağacından örnek verilmesinin birinci sebebi, yaprakları her zaman için insanları serinletir. Yani belli bir dönem geçti, artık yapraklar dökülür ve cılız kalır, durumu söz konusu değil. Hem gölgesinden, hem meyvesinden hem de birçok hastalığın tedavisi için istifade edilebilir. Hurma ağacının lifleri, akan kanı durdurmada çok etkilidir. O lif yakılır, külü yaranın üzerine basılır ve kan olduğu gibi kesilir. Hurma ağacının dışarıdan ilaçlar almaya ihtiyacı yoktur. Eğer ağacın ömrü bitmişse yani vefat etmişse kesilir, belli bir zaman diliminde bekletilir, sonrasında yakılır ve yanarken çıkardığı duman, diğer hurma ağaçları için ilaç hükmündedir. Yani öldüğü zaman bile diğer hurma ağaçlarına, hemcinslerine fayda vermeye devam eder.

Yüce Rabbimiz ayetinde “güzel bir ağaç” diyor ve Rasulullah Efendimiz de hurma ağacından örnek veriyor. Doğumundan ölümüne kadar istifade edilen, fayda sağlanılan bir ağaçtır o. İşte mü’minler de yaşarken sözleri ve davranışlarıyla, ticaretinde dürüstlüğüyle, evinde ehliyle olan örnekliğiyle, elinden ve dilinden insanların emin olmasıyla devamlı istifa edilen, devamlı fayda görülen bir şahsiyettir. Öldüğü zaman da geride bıraktığı eserleriyle, hiçbir eser bırakmamış olsa bile salih ve saliha çocuklar yetiştirmiş ise onlar vesilesiyle insanlara yararlı insan olur.

Ayetler ve örnekler… Yazar Abdullatif Mermer’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Hurma ağacını böyle bilmiyorduk, bu kadar maharetli olarak tanımıyorduk onu. Meğer bizim gibiymiş, bizdenmiş neredeyse. Bu güzel sohbet ile öğüt ve ibret alanlardan olmayı temenni ediyoruz. Çünkü “mü’min, sözü dinleyen ve en güzeline uyandır.”

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir